Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) Milas’ta çalıştığı eğlence mekanından alacağını istediği için öldürülen Zehra Bayır için açıklama yaptı. İstanbul Sözleşmesi’ne vurgu yapılan açıklamada, sözleşmeden çekilme kararının erkekleri pervasızca şiddet uygulama konusunda cesaretlendirdiği söylendi.
BKD, Zehra Bayır’ın birden fazla erkeğin ağır yaralaması sonucu öldürülmesi hakkında açıklama yaptı.
Açıklamada erkeklerin kadınlara karşı pervasızlığa varan şiddet kullanabilme nedenleri hakkında İstanbul Sözleşmesi’ne vurgu yapıldı: “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan davaların reddini takip eden bu günlerde ortaya çıkan tablonun bizlere gösterdiği; ‘Kadınlara yönelik erkek şiddeti kadınların sorunu ve bu durum kadınların engellemeleri gereken bir sorumluluktur!’ Vurgulanan tam da bu.”
Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı isimli erkeğin mahkemede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını doğru bulduğunu söylemesi ve Cumhurbaşkanı’na teşekkür etmesi hatırlatılarak, “Sözleşmeden çekilmenin sağladı fayda fail Metin Cemal Avcı tarafından son derece açık bir dille söyleyebilmiştir” dendi.
“BU ÇEKİLME KADINLARIN YAŞAM HAKKINI DEVLET OLARAK SAĞLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN VAZGEÇMESİNİN ADIDIR”
Kadınların erkeklerden gördükleri şiddetin münferit değil tam tersine sistematik kadın cinsine yönelik olması nedeniyle İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlandığı ifade edilerek, Türkiye’nin de Cumhurbaşkanı Kararı ile sözleşmeden çekilene kadar, sözleşmeye imza atan ilk ülke olduğu söylendi.
Sözleşmeden çekilmenin kadınların yaşam hakkını devlet olarak sağlama yükümlülüğünden vazgeçilmesinin adı olduğu vurgulanarak, “İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız olan erkekler ve onların oluşturduğu gruplar, kadınların kaderine evdeki ve sokaktaki erkeğin karar vereceğini merkeze alarak, devletin dahil olmasına da itiraz ederek, ‘aileye sahip çıkıyoruz!’ ana teması üzerinden başlattıkları çalışmalar sonuç verdi” dendi.
“GELİNEN DURUM ARTIK ERKEKLERİN PERVASIZCA BU ŞİDDETİ UYGULAMAKTA BEİS GÖRMEMELERİDİR”
Açıklamada gelinen durumda artık erkeklerin pervasızca bu şiddeti uygulamakta beis görmediği vurgulanarak, “Zira son Danıştay kararanında da gördüğümüz gibi, Türkiye’de yaşayan milyonlarca kadının yaşama hakkından devletin sorumlu olmadığını ve bu yükümlülükten vazgeçtiğini ifade etmesi hukuka uygun bulunabildi ise, bugün Milas’ta olan erkekler bu hukuksuzluklara dayanarak kendi şiddet sarmalıyla örülmüş yöntemlerini uygulamaya koyabilmesinde ifadesini bulmuştur” dendi.
“DANIŞTAY KARARININ ÜZERİNDEN GEÇEN 12 GÜNDE EN AZ 15 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ”
19 Temmuz 2022 tarihindeki Danıştay kararından sonra temmuz ayı içinde 12 günde 15 kadının öldürüldüğüne dikkat çekilerek, “Kadınlar, iktidar ve iktidar politikaları sayesinde açık hedef haline getirilerek, her an tehdit ve saldırıya maruz bırakılma riski altındadırlar.
İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesinin üzerinden bugün 8 yıl geçti. 8 yıl içerisinde Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi hükümlerini etkin bir şekilde uygulamaktan vazgeçmesiyle birlikte, erkek şiddeti artmaya başladı. Faillerin etkin yargılanması hükme esas alınması sözleşme gereği yasaklanan cinsiyetçi gerekçelere dayandırılarak engelleniyor, faillere adeta cezasızlık niteliğinde cezalar verilerek yeni şiddet eylemlerin gerçekleştirilmesinin önü açılıyor, erkekler cesaretlendiriliyor.
Gerek toplum nezdinde gerekse mahkemelerde ‘işlenen şiddeti hafifletecek bir gerekçeyle yaptığınızı meşru karşılayacak’ mesajı verilmekte” ifadelerine yer verildi.
“FAİLLERİN CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLMEMELERİ İÇİN MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Açıklamada feminist hareket ve kadınların sistematik erkek şiddetini kollayan ve aklayan mekanizmaların karşısında duracağı belirtilerek, “Her bir kadın için, her görülen bir dava için ayrı ayrı mücadelesiyle, cinsiyete indirgenmemiş yani suç kadına karşı ise başka, suç erkeğe karşı işlendi ise başka bir yargılamaya tabii tutulmadan adaletin sağlanması için mücadele etmeye devam edecektir.
Zehra Bayır’ı katledenler hakkında yürütülen soruşturma gizlilik kararı altında olduğundan, cinayete ilişkin ayrıntılara şeffaf bir şekilde ulaşamıyoruz.
Ancak Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davanın tüm süreçlerinde olacağımızı, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmaları için cinsiyetçi basmakalıp cümlelere sığınarak, cezasızlıkla ödüllendirilmemeleri için mücadelemizi sürdüreceğiz. Yaşasın feminist mücadelemiz.”