Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) Muğla’nın Ortaca ilçesinde S.Y isimli erkeğin yıllarca sistematik olarak üç çocuğu cinsel istismara maruz bırakmasına yönelik açıklama yaptı. Çocuk istismarının katlanarak arttığı söylenen açıklamada, “Devletin yükümlülüğünü yerine getirmemesi mücadele etmeyeceğimiz anlamına gelmez. Çocukların yanındayız, davanın ceza ile neticelenmesi için tarafız” dendi.
Muğla’nın Ortaca ilçesinde, S.Y. isimli erkeğin yıllar boyunca üç çocuğu cinsel istismara maruz bıraktığı Müge Anlı ile Tatlı Sert programında ortaya çıkmıştı. Gözaltına alınan zanlı 1 Haziran 2024 tarihinde sevk edildiği adli makamlar tarafından tutuklanmıştı.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği konuya ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada olayın mahalle muhtarının ihbarıyla ortaya çıktığına dikkat çekilerek, “Bu olay bir kez daha gösterdi ki, yasal düzenlemeler uyarınca herkes üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirirse, hiçbir cinsel saldırının – tacizin – istismarın üstü kapatılamaz, ört bas edilemez” dendi.
Çocukları koruma alanında uluslararası düzeydeki en temel hukuki düzenlemenin Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme olduğu, Türkiye’nin de bu sözleşmeye taraf olduğu ve sözleşmede yer alan hakların hayata geçirilmesinden asli olarak sorumlu olduğu söylendi.
Açıklamada BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19’uncu maddesi hatırlatıldı:
“Sözleşmeye taraf olan devletlerin, çocuğun ana-babası, vasisi veya bakımını üstlenen bir kişinin yanındayken bedensel/zihinsel yönden herhangi bir şiddet, ihmal veya istismara maruz kalması durumunda, devletin ivedilikle çocukların korunması için hukuki, idari ve toplumsal yönden gerekli önlemleri alması gerekir.
Bu önlemlerin başında da çocuklara karşı gerçekleşecek kötü muamele vakalarının belirlenmesi, bildirilmesi ve görevli makamlara havale edilerek soruşturulması gelmektedir.”
Bu yükümlülük gereği Türkiye’nin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Sosyal Hizmet Kanunu başta olmak üzere gerekli yasal düzenlemeleri yürürlüğe koyduğu belirtildi.
Böylece, korunmaya ihtiyacı olan çocuklarla ilgili olarak adli ve idari mercilere, kolluk görevlilerine, sağlık ve eğitim kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına, mahalli mülki amirlerine, köy muhtarlarına ve belediyelerin zabıta memurlarına bildirim yükümlülüğü getirildiğine işaret edildi.
“ÇOCUĞA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMAR İLGİLİ KİŞİLERCE ANLAŞILDIĞI HALDE BİLDİRİM YAPILMAMASI TÜRK CEZA KANUNUNDA BİR ‘SUÇ’ OLARAK TANIMLANMIŞTIR”
Açıklamada, tüm bunlara rağmen çocuk istismarının Türkiye’de katlanarak arttığına dikkat çekildi ve şu ifadeler kullanıldı:
“Ancak, tüm ülkede çocuk istismarı katlanarak artmaktadır, hepsinin ortak özelliği ise bu cinsel saldırıların, istismarların sistematik olarak gerçekleştirilmiş olmaları ve yıllarca gizlenmeleri”
Açıklamada, çocuğa yönelik cinsel istismarın Çocuk Koruma Kanunu ve ilgili mevzuatlara göre, anlaşıldığı halde bildirilmemesinin Türk Ceza Kanunu’nda “suç” olarak tanımlandığı vurgulandı. Bu duruma rağmen ise ilgili birimlerin bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı suça yönelik yatırımın hayata geçmediği belirtildi.
“Yani, yasal düzenlemelere rağmen ‘ihbar ve bildirim’ süreçleri çalışmamaktadır” dendi. Son olarak ise mücadele vurgusu yapılarak şu ifadeler kullanıldı:
“Devletin yükümlülüğünü yerine getirmemesi mücadele etmeyeceğimiz anlamına gelmez. Çocukların yanındayız, davanın ceza ile neticelenmesi için tarafız.”