Muğla’nın Bodrum ilçesinde sosyal medya üzerinden bir kadına dijital şiddet uygulayan A.T’nin cezalandırıldığı davanın ardından, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Durdurulması gereken kadın mücadelesi değil, erkek şiddetidir” denildi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde, 2020 yılında sosyal medya üzerinden tanıştığı bir kadına ait özel görüntüleri üçüncü kişilere gönderen ve kadını daha fazla görüntü yaymakla tehdit ettiği belirtilen A.T’nin yargılandığı davanın karar duruşması dün (8 Mayıs) Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Davanın ardından Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, “Bodrum’da özel hayatın gizliliği ihlali ve tehdit davasında karar verildi” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanık A.T’nin cezalandırılmasına karar verildiği belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Mahkeme, sanığa özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan başlangıçta iki yıl hapis cezası vermiş, ardından çeşitli yasal indirimlerle bu ceza bir yıl sekiz aya düşürülmüştür. Ayrıca, suçtan zarar gören kadına karşı şantaj nedeniyle açılan dava ‘sair tehdit’ suçu kapsamında değerlendirilmiş ve sanık 120 gün adli para cezasına toplam 6 bin TL çarptırılmıştır.”
Açıklamada, sanık hakkında her iki ceza için de Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verildiği belirtildi. Sanığın beş yıl boyunca denetim süresine tabi tutulacağı ve bu süre zarfında yeni bir suç işlemesi halinde cezaların infaz edileceği vurgulandı.
Davada A.T’nin kendisini aklama çabasında olduğu söylenen açıklamada; “Suçu işlemediğine değil, yaptığı şeyin bir ‘suç’ olmadığını düşündüğüne işaret etmektedir. Bu bağlamda, mahkemenin sanık hakkında ‘yeniden suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat’ geliştirirken hangi somut kriterlere dayandığı ciddi biçimde sorgulanmalıdır” denildi.
A.T’nin dava süresi boyunca kadını suçlayıcı bir tutum sergilediği ifade edilen açıklamada, “Kendi eylemlerine dair en ufak bir sorumluluk bilinci göstermemiştir; dahası, savunmasında yalnızca suçunu inkâr etmekle kalmamış, feminist mücadeleyi ve kadın dayanışmasını da duruşma salonunda hedef almıştır. Bu saldırgan savunma biçimi, kadınların hayatlarına sahip çıkma mücadelesinin ne denli meşru ve vazgeçilmez olduğunu bir kez daha apaçık ortaya koymaktadır” sözleri kullanıldı.
Erkeklerin kadınları ve onların mücadelesini suçlama kolaycılığına sığındığı belirtilen açıklamada, “Tıpkı hafta başında İstanbul Şişli’de eski eşinin arabasına zorla bindirilmemek için direnen Bahar örneğinde olduğu gibi, ‘itiraz eden, direnen kadın şiddeti hak eder’ söylemi mahkeme salonlarında savunma adı altında dillendirilebilmektedir. Yöntem hep aynı: önce şiddet, sonra inkâr, sonra da kadınları suçlama” ifadeleri kullanıldı.
Davanın ceza ile sonuçlanması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de, verilen cezaların caydırıcılıktan uzak olduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bu tür uyarı mahiyetindeki kararlar, faillere ‘yapabilirsin, ama çok ileri gitm’” mesajı vermekte; benzer eylemlerin devamı için bir zemin hazırlamaktadır. HAGB gibi uygulamalar, mağdurların değil, faillerin lehine işlemektedir.”
BKD tarafından yapılan açıklamada, kadınların hiçbir şekilde zarar görmeden yaşama hakkının tartışmaya kapalı ve vazgeçilmez olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Her duruşma salonunda, her dosyada, her sokakta yan yana durmaya, mücadeleyi büyütmeye ve kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Durdurulması gereken kadın mücadelesi değil, erkek şiddetidir” sözlerini kullandı.