Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Aslı Baş cinayetinde Yargıtay’ın beraat kararlarını bozmasını önemli bir adım olarak değerlendirerek, “Gerçek adalet için sadece katiller değil, cinayeti örtbas eden tüm aktörlerin cezalandırılması gerekir” dedi.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD), 21 Temmuz 2010 tarihinde yaşanan Aslı Baş cinayetine dair açıklama yaptı.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşanan cinayete dair Yargıtay’ın 11 Mart 2025 tarihli ancak yeni tebliğ edilen hükmüne değinen açıklamada, “Aslı Baş cinayetinde verilen beraat kararlarının bozulması, 15 yıldır süren davada tüm intihar olarak yargılama eğilimine karşı önemli bir karardır” denildi.
Aslı Baş cinayetinde yaşananları hatırlatan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Ahmet Derya Bayer’in 112 kayıtlarında ‘Ben ittirdim’ itirafı ile başlayan olay, Aslı Baş’ın baygın halde 6,5 metre yükseklikten atılması, kamera kayıtlarının gösterdiği ‘baygın vaziyette yere yığılma’, mesaj kayıtlarının sistematik olarak silinmesi.
Tüm bu delillere rağmen 15 yıl boyunca cinayet önce ‘kaza’, sonra ‘intihar’ olarak gösterilmek istendi. Çünkü faillerin arkasında siyasi bağlantılar ve ekonomik gücü elinde bulunduran bir aile yapılanması vardı.”
“DÜŞME EYLEMİNİ RİTÜEL BİR SAVUNMA GEREKÇESİ HALİNE GETİREN ERKEK ŞİDDETİ”
Açıklamada Aslı Baş cinayetinin ne bir kaza ne bir intihar ne de münferit diye geçiştirilecek bir dava olamadığı vurgulanırken, “Selvinaz Y, Duygu Delen, Şule Çet, Gamze Yağlıoğlu ve daha nicesi. Hepsi ‘balkondan düştü’ denilen ama gerçekte erkekler tarafından yüksekten atılan kadınlardır” denildi.
Ayrıca, “Bu kadınların hepsinin yanında ‘düşme’ eylemini ritüel bir savunma gerekçesi haline getiren erkek şiddetini görünmez kılmaya çalışan fail erkekler vardı” ifadesine yer verildi.
Sadece 2024 yılında 259 kadının şüpheli şekilde öldürüldüğü, Nisan 2021 ile Nisan 2023 döneminde ise en az 93 kadının yüksekten düşerek yaşamını yitirdiğine değinilen açıklamada şunlar aktarıldı:
“Bu ölümler çoğunlukla kadınların erkek arkadaşları ya da eski partnerleri yanındayken meydana gelmiş; fail savunması olarak da ‘balkondan atladı’ iddiası öne sürülmüştür.
Ancak bu savunmalar gerçekle bağdaşmamakta; söz konusu ölümler tesadüf değil, sistematikleşme eğilimi gösteren bir cinayet yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.”
“DELİLLER KARARTILDI, TANIKLAR DİNLENMEDİ”
Açıklamada Aslı Baş davasında yaşananların, erkek dünyasına ait birbirini kollama ve koruma altına alma bilgisinin nasıl işlediğini gösterdiği söz edilirken şunlara değinildi:
“Siyasi bağlantılar devreye girdi, para transferleri yapıldı. Üç hakim, üç savcı değişti. Deliller karartıldı, tanıklar dinlenmedi. Siyasi bağlantılar failin uyguladığı erkek şiddetine kalkan olma görevine dönüştürüldü.”
BKD açıklamasında, davaya yönelik taleplerini şu şekilde ifade etti:
“Aslı Baş cinayetinde gerçek adalet için sadece katiller değil, cinayeti örtbas eden tüm aktörlerin yargılanması ve cezalandırılması gerekir. ‘İntihar’ süsü verilen kadın ölümlerinin yeniden soruşturulması, yanında erkek bulunan ‘düşme’ vakalarının cinayet dosyası olarak soruşturulması ve konuşturulması şarttır.”
“HER KADIN CİNAYETİ, TÜM KADINLARA YÖNELİK BİR TEHDİTTİR”
Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ile kadına yönelik şiddetle mücadelede devlet yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin acil olduğu vurgulandı.
Yargıtay kararının umut verici ama yeterli olmadığına değinilirken son olarak şunlar kaydedildi:
“Gerçek adalet, kadın cinayetlerini mümkün kılan sistemin değiştirilmesidir. Aslı Baş için adalet mücadelemizi sürdüreceğiz.
Çünkü her kadın cinayeti, tüm kadınlara yönelik bir tehdittir. Kadınlar balkondan, yüksekten atlamıyor. Erkekler tarafından atılıyor.”