Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Muğla’nın Bodrum ilçesinde 2010 yılında şüpheli şekilde yaşamını yitiren Aslı Baş’ın ölümüne ilişkin davada, Yargıtay’ın bozma kararının ardından dün (16 Aralık) görülen ilk duruşma sonrası yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Her şüpheli ölüm, her örtbas edilen cinayet, ataerkil sistemin kadınlara yönelik organize şiddetidir” denildi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde 21 Temmuz 2010’da Aslı Baş, iş insanı Ahmet Derya Bayer’e ait villanın terasından düşerek şüpheli şekilde hayatını kaybetmişti.
Ahmet Derya Bayer ve çocukları Hakan Sadi Bayer ile Volkan Bayer’in “nitelikli kasten öldürme” ve “azmettirme” suçlamasıyla yargılandığı Aslı Baş cinayeti davası kapsamında 15 Ocak 2020’de beraat kararı verilmişti. Baş’ın ailesi ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın temyiz ettirdiği karar, Yargıtay’ın 11 Mart 2025 tarihli hükmüyle bozulmuştu.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
Aslı Baş cinayeti davasının Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün saat 9:30’da görüldü.
Davayı izleyen Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) duruşmaya çağrı yapmıştı. BKD dava sonrası yazılı bir açıklama yayımladı.


Mahkeme, Yargıtay’ın bozma ilamına uyarak eksik delillerin toplanmasına karar verdiği hatırlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Mahkeme Yargıtay’ın bozma ilamına uyarak delillerin toplanması doğrultusunda Aslı Baş’ın telefonunun incelenmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Bürosu’na gönderildi. Ancak Aslı Baş’ın avukatlarının kritik bir talebi reddedildi: Daha önce talimatla dinlenen tanıklara avukatların soru sorma hakkı tanınmamıştı. Bu eksikliğin giderilmesi ve tanıkların SEGBİS ile tekrar dinlenmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi.”
“SORUŞTURMA SÜRECİNDE İSE DELİLLER ADETA TOPLANMAK İSTENMEDİ, BAZILARI KARARTILDI”
Duruşmanın yeni delillerin beklenmesi gerekçesiyle duruşma 4 Haziran 2026 tarihine ertelendiği ifade edilen açıklamada, “Aslı Baş’ın 2010 yılında şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesinin ardından geçen 15 yıl adalet mümkün mü sorusuna yol açıyor” denildi.
Aslı Baş’ın sadece bir davete gittiği ve o evden canlı çıkamadığı vurgulanan açıklamada, “Soruşturma sürecinde ise deliller adeta toplanmak istenmedi, bazıları karartıldı. Tanıklar usulüne uygun dinlenmedi. ‘Ben ittirdim’ itirafına rağmen dosyada bulunan bilimsel raporlar görmezden gelindi. Delil yetersizliği gerekçesiyle verilen beraat kararı, aslında cezasızlık niteliğindeydi. Yani kadınlar balkonlardan düşebilir” sözleri kullanıldı.
Yargıtay’ın bozma kararı, bu 15 yıllık sürecin yanlışlığını ortaya çıkardığı ifade edilen açıklamada, “Ancak bugün yaşananlar, adaletin hâlâ ne kadar yavaş işlediğini ve savunma haklarının nasıl kısıtlandığını gösteriyor” ifadesi kullanıldı.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
“HER ‘ŞÜPHELİ ÖLÜM’, HER ‘DÜŞME’ VAKASI, ERKEK ŞİDDETİNİN YENİ BİR TEZAHÜRÜ VE SİSTEMİN BU ŞİDDETİ NASIL NORMALLEŞTİRDİĞİNİN KANITIDIR”
Aslı Baş vakası münferit olmadığı belirtilen açıklamada, “Her ‘şüpheli ölüm’, her ‘düşme’ vakası, erkek şiddetinin yeni bir tezahürü ve sistemin bu şiddeti nasıl normalleştirdiğinin kanıtıdır” vurgulandı.
Açıklamada, etkin yürütülmediği belirtilen soruşturma ve kovuşturma sürecine karşı itirazların sürdürüleceği, dosyada yer alan bilimsel raporlara rağmen “delil yetersizliği” gerekçesiyle verilen ve cezasızlık niteliği taşıdığı ifade edilen beraat kararının bozulması için mücadeleye devam edileceği sözlerine yer verildi.
Açıklamada, savunma haklarının kısıtlanmasına ve tanıkların usulüne uygun şekilde dinlenmemesine sessiz kalınmayacağı vurgulanarak, her duruşmada ve her ertelemede davanın takipçisi olunacağı belirtildi.
Açıklamada, adalet için şu talepler sıralandı:
- Avukatların tanıklara soru sorma hakkı tanınarak tanıkların SEGBİS ile yeniden dinlenmesini,
- Tüm delillerin eksiksiz ve usulüne uygun toplanmasını,
- Sadece failler değil, etkin soruşturma yapmayan, delilleri karartanların da hesap vermesini,
- Yanında erkek bulunan tüm “düşme” vakalarının cinayet dosyası olarak yeniden soruşturulmasını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Adalet için mücadeleye devam edecekleri vurgulanan açıklamada, son olarak şu ifadelere yer verildi:
“4 Haziran 2026’da yine mahkemede olacağız. Çünkü biliyoruz ki kadınlar balkondan düşmüyor, erkekler tarafından atılıyor! Bu dava sadece Aslı Baş’ın davası değil, tüm kadınların davası. Her şüpheli ölüm, her örtbas edilen cinayet, ataerkil sistemin kadınlara yönelik organize şiddetidir. Feministler olarak, her kadın cinayetinin hesabını soracağız. Adaleti sağlayana kadar, kadın katillerini ve onları koruyan sistemi teşhir etmeye devam edeceğiz.”
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!













