Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan “Bank Sohbetleri” programının konuğu oldu.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan “Bank Sohbetleri” programının konuğu oldu. Gürün; tarımdan seçimlere, sosyal belediyecilikten orman yangılarına önemli açıklamalarda bulundu.
“ACİLEN SEÇİM DİYORUM”
Yurttaşların yaşam zorluklarını gündeme getiren Gürün, acilen seçime gidilmesi gerektiğini söyledi:
“Şu anda geldiğimiz nokta, önümüzdeki seçimlerde geleceğimiz noktanın müjdecisi oldu. İstanbullularla birlikte umudumuzu yeniden canlandırdık ve ülkenin geleceğiyle ilgili üzerimize karabasan gibi basan karamsarlığı kaldırdık. Ben seçim olsun demiyorum, vatandaşlar da aynı şeyi söylüyor. Ama ben daha başka bir şey söylüyorum. Acilen seçim diyorum. Çünkü gerçekten vatandaş çok sıkıntıda, hepimiz öyleyiz. Bir an önce iradesini göstersin ve bu irade neyi tecelli ettirecekse ona göre yürüsün Türkiye.”
“ESKİ DEMEYELİM, TECRÜBELİ DİYELİM”
Gürün, Ebru Keser’in “99 yılından beri belediye başkanısınız. Türkiye’nin en eski belediye başkanlarındansınız” sözlerine, nüktedan bir tavırla “Eski demeyelim, tecrübeli diyelim. Eski negatif bir şey” yanıtını verdi.
“YENİ NESLİN HAYATTAN BEKLENTİLERİ ÇOK FARKLI HALE GELDİ”
Göreve başladığı günden itibaren geçen zamana vurgu yapan Gürün, bu dönemde taleplerin ve ihtiyaçlarında değişikliğe uğradığına vurgu yaparak, “22 buçuk sene oldu. Yani ben ilk göreve geldiğim zaman doğan çocuklar şu anda 22 buçuk yaşında. Dolayısıyla o yeni neslin hayattan beklentileri, ihtiyaçları, talepleri çok farklı hale geldi. Şimdi belediyecilikte bir standart işler var. Arıtma, su ve diğer konular. Bir de gençlerin kendi yaşadıkları dertleri, sorunları ve buna bağlı olarak da çözümleri var. Mesela son zamanlarda neyi yaşıyoruz? Yurtla ilgili sorunlar yaşıyoruz. Yurtla ilgili sorunlar yaşıyorsak o zaman biz belediyeler olarak bu sorunu, benim değil devletin, evet devletin, çözmediyse şu soruyu sormamız gerekiyor; ben bu konuda ne yapabilirim. Oteller tutuyoruz, yerler temin ediyoruz, onları barındırmaya çalışıyoruz. Genç neslin ihtiyacı nedir? Dijital çağı da her yerde Wi-Fi istiyor, onları kurmamız gerekiyor. Aynı zamanda gençlerin dışında da klasik olarak yaşamakta olan, kırsalda ve ilçe merkezlerindeki insanlarımızın da İhtiyaçlarında değişiklikler oluyor. Yaşam tarzlarında değişiklikler oluyor, ona göre taleplerde bulunuyorlar. Daha önce yol açılsın da, yapılsın da nasıl kaplanırsa kaplansın diyenler, şu anda estetik bazı kaygılarla, lambaları böyle olması lazım, ortası çiçek olması lazım, ışıklandırmanın böyle olması lazım şeklinde talepleri gayet rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Bunlar sevindirici bir şey. Hayata bağlı, hayatın şu anki haline statik bakmıyor, dinamik olarak bakıyor ve gelecekle ilgili sadece eşya, yapı bazında değil kendisiyle ilgili de bir takım farklı şeyler isteyebiliyor. Bu çok önemli. Ama bunlar eğer tatmin edilmezse, bunlar karşılamazsa o zaman büyük bir karamsarlık oluyor. O nedenle biz Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak onların gelecekle ilgili umutlarını taze tutmamız lazım, yeşertmeliyiz onları” dedi.
“YARDIMLARI KAYDA GEÇİRMEKTE ZORLANDIK. BU MÜKEMMEL BİR ŞEY”
Orman yangınları sonucunda tüm Türkiye’nin Muğla’ya yardımda bulunduğunu belirten Gürün, “Ben 2014’te göreve geldiğimde, ‘Birlikte aileyiz birlikte Muğla’yız’ diyordum. Şimdi ‘Birlikte aileyiz birlikte Muğla’yız’ diyorum. Yangında onu biraz değiştirdim ‘Birlikte Muğla’yız birlikte aileyiz, birlikte Türkiye’yiz’ dedim. Çünkü gerçekten Muğla, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve herkesin en azından bir defa, iki defa, üç defa belki daha fazla ziyaret ettiği, kaldığı, yazı geçirdiği, hatıralarının oluştu bir kentten bahsediyoruz. Dolayısıyla oradaki yangın sadece bir yangın değildi, bütün Türkiye’nin içini yaktı. İnsanlar dayanışma duygusunu olağanüstü bir şekilde gönderdiler. Biz yardımları karşılayabilmekte, alabilmekte, ve onları düzenli bir şekilde kayda geçirmekte zorlandık. Dolayısıyla biz kentte yaşayan, nüfusu bizde kayıtlı olan kentlilerin sahip çıkması dışında, bize gelen, bize nüfusu kaydı olmayan Muğlalılarımızın da kente sahip çıkmasını gördük, yaşadık. Bu mükemmel bir şey. Benim de baştan beri hep söylediğim, yaptığım şey birlikte olmamız ve Fethiye‘deki bir arkadaşımızın Bodrum’da yaşanan iyi bir olaydan keyif alması, kötü olaydan da üzüntü duymasını sağlamak. Büyük bir ailenin parçası olduğunu hissetmesini sağlamak” ifadelerine yer verdi.
“SIKINTILIYSAN, O SIKINTI AYNI ZAMANDA BENİM SIKINTIM”
Sosyal belediyeciliğin CHP’li belediyeler için ‘vazgeçilmez’ olduğuna değinen Gürün, “Sosyal belediyecilik, zaten Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak bizim vazgeçemeyeceğimiz klasik şeyimiz başlığımız. İhtiyaçlar o kadar çoğaldı ki kimseyi rencide etmeden, onurunu kırmadan, ben senin yanındayım, belediye olarak, belediye başkanı olarak; sıkıntılıysan o sıkıntı aynı zamanda benim sıkıntım, mevzuatın ve kuralların bana getirdiği esneklik içerisinde biz senin sıkıntını paylaşacağız ve onu azaltacağız. Bu duyguyla hareket ediyoruz. Çocuktan, hapishanedeki bebekli mahkûm kadından, engelli evlatlarımızdan… Engelli plajı var mesela ilk defa biz kurduk Türkiye’de. Özel bir apere ile engellerimizi özel araçlarda denize sokuyoruz. Boynuna kadar suyun içine girdiğinde, diğer engeli olmayan vatandaşlarla birlikte kendisini eşit hissediyor. Down Kafe kurduk o önemli. Emekli olanlara 100 yaş evi adı altında, bir araya gelmek, içinde resim yapsam iyi olur, ut çalsam iyi olur falan diyenlerin hepsinin o içinde gençliğinden kalan tatmin edilmemiş duygularının faaliyetlerini onlara verdik. Her konuda öğrencilere, gerekli olan yardım yapıyoruz. Mesela genel durumu iyi değilse de bize müracaat ederse onların durumlarını tespit ediyoruz, eğer gerçekten bir yönetmeliğimiz var, o yönetmeliğe göre katkı yapmamız gerekiyorsa, yardım etmemiz gerekiyorsa ona bir kart veriyoruz. Bir bankanın kartı, hiçbir şekilde bizim ismimiz yok üzerinde. Dolayısıyla onların sosyal yaşamda mağdur bir şekilde veya ihtiyaçlarının karşılayamaz bir şekilde bırakmak istemiyoruz. Sosyal belediyecilik bu” dedi.
“TOPRAĞINI SATMA ÜRÜNÜNÜ SAT”
Keser, Gürün’e son olarak CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi’ni sordu ve belediyenin “Toprağını satma ürününü sat” sloganını hatırlattı. Gürün sloganı duyunca ‘yakalamışsınız’ diye tepki vererek, “Maalesef adeta bir program çerçevesinde kırsal kalkınmayı, tarımı ve hayvancılığı yok etmeye yönelik bir program uygulanıyor. Yani göz göre göre bunu hissediyorsunuz biz de özellikle kooperatifler ilişki kurduk. Birinci tercihimiz kadın kooperatifleri. Kadınların ve gençlerin sahip çıktığı her şey çok daha kolay gelişebiliyor. Mesela ilk başladığımızda 2014 yılında alım garantili çiçek üretimi yaptık. Çiçek üreten kadınlarla 2 seramız varken 28 seramız var. Muğla’da değil sadece yakın illere de artık çiçek satmaya başladılar. Kadınlar üretiyor. Balla ilgili, ipek böcekçiliği ile ilgili, süt ve süt mamülleri ile ilgili. Mesela keçi dağıtıyoruz biz, kadınlara veriyoruz. İki dişi bir erkek olarak, onların üremesini ve dolayısıyla onların oradan ekonomik girdi sağlamasını sağlıyoruz. Tohum dağıtıyoruz. Şarapçılığı desteklemek üzere Yeşil Üzümlü de marka bir şarap yaratmaya çalışıyoruz. Sakız ağacı dikiyoruz, onun girdisi çok. Trüf mantarı deneme bahçesi yapıyoruz, trüf mantarının kilogramı 350 ila 3500 euro’ya kadar çıkabiliyor. Eğer biz, bizim topraklarda onu yetiştirebilirsek çok önemli bir girdi. Bütün bunlarla nüfusun kırsal da kalmasını ve kendi hayatını belli seviyede yükseltmesini istiyoruz. Ama bizim iktidara geldiğimizde Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarım politikaları uygulandığı takdirde zaten kırsal kalkınma birinci hedeflerimizden birisi olacak. Dolayısıyla da hükümetimizle birlikte biz de yerelde kırsalı kalkındıracağız” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.