Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’nda YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için başlattığı ağaç kesimine karşı yurttaşların açtığı “ÇED muafiyeti’ davası görüldü.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’ndeki Akbelen Ormanı, başlatılan hukuki süreçler tamamlanmamış olmasına rağmen 23 Temmuz 2023 tarihinde kesilmiş ve Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) Akbelen Ormanı’nı açık kömür madenine dönüştürmüştü.
Ağaç kesimi üzerine Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne bilgi edinme başvurusu yapmış ve Akbelen Ormanı’ndaki madencilik faaliyeti için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” veya “ÇED muafiyet” kararı olup olmadığını sormuştu.
Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ise 24 Ağustos 2023 tarihinde verdiği yanıtta, eski İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 2005 yılında verilen ÇED muafiyet kararını gerekçe göstermiş ve bu kararın geçerli olduğunu söylemişti.
ÇED MUAFİYET KARARI NEYE DAYANIYORDU?
Mülga Muğla İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, o dönemde Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Yeniköy İşletmesi Müdürlüğü işletmesindeki ruhsat sahası için 08 Aralık 2005 tarihinde ÇED muafiyet kararı vermişti. Bu kararı da 16 Aralık 2003 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin Geçici 3’üncü maddesine dayandırmıştı. 2014 yılındaki özelleştirilme sonucunda ise Limak ve İC İçtaş ortaklığındaki YK Enerji, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin yanı sıra kömür madeni ruhsatlarının da işletme hakkını devralmıştı. 2018 yılında toplamda 5 ayrı ruhsatın birleştirilmesi ile oluşturulan 86541 no’lu 230 bin dönümlük alanı kapsayan ruhsat alanına ÇED muafiyet kararı verilmişti. Birleştirilen ruhsat sahalarındaki faaliyetler ise entegra bir tesisi olmasına rağmen ÇED’den muaf tutulmaya devam etmişti. Bu karara karşı KARDOK Derneği tüm faaliyetlerin birlikte değerlendirilerek ÇED sürecine tabi tutulması için dava açmış fakat dava reddedilmişti. İkizköy Çevre Komitesi’nin hazırladığı bilgi notuna göre yasal yolların tükenmesinden sonra 31Aralık 2022 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştı.
Bunun üzerine, Akbelen Ormanı çevresinde yaşayan ve kömür madeninin yarattığı tahribattan doğrudan etkilenen yurttaşlar ile KARDOK, Akbelen Ormanı’ndaki ÇED’siz sürecin iptali için 29 Eylül 2023 tarihinde dava açtı. Davanın duruşması bugün (18 Kasım 2024) Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü.
İkizköylü yurttaşlar ile çevre aktivistlerin yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Gizem Özcan ile CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı da duruşmayı takip etti. Gündem Fethiye ekibi de duruşma gözlemi için Muğla İdare Mahkemesi’nde hazır bulundu.
Duruşmanın ardından İkizköylülerin vekili Avukat İpek Sarıca ve İkizköylüler açıklamalarda bulundu.
Açılan davada hiçbir zaman ÇED muafiyetinin neye göre verildiği, hangi denetime tutulduğu ne idareye göre nede davalılar tarafından sunulamadığını belirten Avukat İpek Sarıca, şunları söyledi:
“Bilgi saklanıyor. Aynı zamanda 2005 tarihinde ÇED muafiyeti kararında uygulanması gereken hüküm bile uygulanmıyor. Mülga hüküm uygulanıyor. 2023 tarihindeki ÇED muafiyeti yönetmeliğindeki hüküm kullanılmış.”
“ÇED MUAFİYETİNİN SONUÇLARI BUNLAR”
2024 tarihindeki farklı hüküm olduğunu buna beş-altı tane kriter olması gerekirken bu kriterlerin denetimin yapılmadığını belirten Sarıca, “Akbelen’de gerçekten yüzey depremleri oluyordu. Daha önce Akbelen Ormanı kesildikten sonra gerçekleşen faaliyetleri neler olabileceği, sonuçta neler olabileceği konusunda Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı güzel bir kitapçık var” dedi.
Prof. Dr. Doğan Kantarcı tarafından bahsedilen yüzey depremlerinin 2023 yılından itibaren bölgede hissedildiğini belirten Sarıca, “ÇED muafiyetinin sonuçları bunlar. Yine şirket tarafından bir hava emisyon ölçümü yapılmış. Bizim emisyon ölçümü yaptığımız tarihlerde biz Akbelen’in dibinde Nejla Işık’ın bahçesinin önünde yaptık. Ancak şirket Yeniköy Kemerköy Termik Santral önünde dört noktadan yapılmış. Yani arada yaklaşık iki üç kilometre mesafe var ve orada demiş ki ona göre ben hava kalitesi standartlarına uyuyorum. Gerçekten uyuyor musunuz? Uymadığınızı tespit ettik” sözlerini kullandı.
Sarıca, 2005 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanmadığı ve ÇED muafiyeti prosedürün uygulanmadığı için bu durumu yaşadıklarını belirtti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Okyay Kararı’nın yeniden görüleceğini söyleyen Sarıca, “Neden uygulanmadığı konuşuluyor. Bu kadar büyük yaptırımları olacak bir şey hala uygulanmıyor” dedi
“YURTTAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ”
Yurttaşların ilk dereceden ilgilendiren yaşam faaliyetleri; sağlık konusu, temiz su, temiz besine ulaşmak adına sosyal hakları savunmanın baronun görevi olduğunu belirten Muğla Barosu Avukat Pelin Eker Karaman, “Her zaman yurttaşların yanındayız. Bu davanın da adil ve usule uygun bir şekilde yürütülmesi açısından yurttaşlarımızın yanındayız” ifadelerini kullandı.
“YAŞAM KAYNAKLARININ YOK EDİLMESİ GAYET YASAL BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYORMUŞ”
Şirketin avukatlarının sürecin yasalara uygun yürüdüğünü belirtiğini söyleyen İkizköylü Hasan Yorulmaz, “İnsanların ölmesi, doğanın yok edilmesi, yaşam kaynaklarının yok edilmesi gayet yasal bir şekilde devam ediyormuş. Benim anladığım bu oldu” dedi.
Bu durumu reddettiklerini belirten Yorulmaz, “İnsanca yaşama imkanlarımızın ve temiz bir çevrede yaşama hava alma, su içme, beslenme ihtiyacımızın karşılanmasını bekliyoruz. Başka bir dileğimiz yoktur” ifadelerini kullandı
“SADECE ORMANIMIZI KORUDUK”
İkizköylü Melahat Çulha ise yaptığı açıklamada bütün zeytinlerinin gittiğini ifade etti. Çulha, “Kendi ellerimizle kestirdiler bize zeytinimizi olur mu bu? Biz yetiştirirsek Muğla yiyecek Yeter artık ya yeter. Bu kadar da olmaz. jandarmalar geldi. Biz ne suç işledik. Sadece ormanımızı koruduk. Biz yerlerimizi toprağımızı, koruduk” ifadelerini kullandı.
“MÜCADELEMİZ SADECE KENDİMİZ İÇİN DEĞİL, DOĞAYI KORUMAK İÇİNDİR”
Toprağına, ağacına havasına, suyuna ve doğasına sahip çıkan yurtseverler olduklarını ifade eden İkizköylü Tuncer Saraçoğlu “Ağır cezada yargılandık idamla yargılasanız ne yazar. Dedik ya biz vatanseveriz. Akbelen Ormanı’nı dört yıllık kömürü var diye halk düşmanı Limak Şirketi tam bir yıl oydu. Kömüre yetişeyim diye.” dedi.
Bölgeden dört haftalık kömür çıktığını ve Limak şirketinin topraklarını öldürdüğünü belirten Saraçoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bunu düşman yapmaz, düşman. Kimler müsaade ediyor, kimler izin veriyor bu vicdansızlara? O güzelim ata kanıyla sulanmış vatan topraklarını üç kuruşa satan bu vicdansızlar kim? Neredeler? Su ve vicdan nöbetindeyiz toprağın üstü altından da değerli kutsal topraklarımızı yok edecekler. Bizler buna kesinlikle izin vermeyeceğiz. Mücadelemiz sadece kendimiz için değil, doğayı korumak içindir.”