Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nın kömür madenine tahsisinin uzatılmasının iptali davası öncesi, Akbelen Ormanı’nı savunan yurttaşlar bir araya gelerek, Muğla İdare Mahkemesi’ne yürüdü.
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için tahsisinin 10 yıllığına uzatılmasının iptali davası öncesi Akbelen Ormanı’nı savunanlar bir araya geldi.
Muğla’nın Menteşe ilçesindeki Sınırsızlık Meydanı’nda bugün saat 13.00’te toplanan yurttaşlar, sloganlarla Muğla İdare Mahkemesi’ne yürüdü.
Yürüyüşe Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP Muğla milletvekilleri Cumhur Uzun ve Gizem Özcan ve İkizköylüler ile Akbelen Ormanı’nı savunan yurttaşlar katıldı.

Yurttaşlar, Muğla İdare Mahkemesi önünde açıklamalarda bulundu.

“DAYANIŞMAYLA BU MÜCADELEDE HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ”
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, davaya ilişkin Muğla İdare Mahkemesi önünde açıklamalarda bulundu. Karaca, şu ifadeleri kullandı:
“Bu direnişte bugüne kadar; her türlü baskıya, biber gazına, TOMA’ya, jopa her şeye rağmen yılmadan, korkmadan hem hukuk, hem toprak, hava, su, yaşam alanı mücadelesi veren bütün kadınlarımızdan, bütün köylülerimizden yurttaşlarımızdan hakikaten sonsuz teşekkürlerimi ileterek, onlarla birlikte burada olmanın da mutluluğunu yaşadığımı, onların direnişine dayanışmasına, yanlarında olmanın haklı onurunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum. “
“GAZ YEDİK SUÇUMUZ YOK SUÇUMUZ ORMANLARI KORUMAK”
Davaya ilişkin Adliye önünde İkizköylüler de konuştu. İkizköylüler den Aytaç Yakar, tüm yurttaşları doğasına yaşam alanına sahip çıkmaya çağırdı. Yakar, “Gelin beşli çetelerin yanında olmayın. Bütün Türkiye size sesleniyorum. Gelin köylünün yanında vatandaşın yanında olun” ifadelerini kullandı.
2018 yılından beri doğa, hava ve toprakların yok olmaması için mücadele verdiklerini ifade eden İkizköylü Ayşe Çoban, “Biz bu köyde yaşamak istiyoruz, bu köyde kalmak istiyoruz biz bu köyde doğduk bu köyde büyüdük istiyoruz başka hiçbir niyetimiz yok bize bunu çok gördüler. Yani bunu bize bir yudum suyu bir lokma ekmeği haram ettiler” dedi.
“HER GÜN ACABA BU EV BAŞIMIZA YIKILIR MI KORKUSUYLA YAŞIYORUZ AMA YİNE DE TOPRAKLARIMIZI TERK ETMİYORUZ”
Her türlü baskıya rağmen yine de yediden yetmişe toplandıklarını ifade eden Esra Işık, şunları dile getirdi:
“Biz hala üretmek istiyoruz. Biz köyümüzde kalmak istiyoruz, ormanlarımıza kıymalarını istemiyoruz demek oluyor. Akbelen Ormanı kesildi, şu an yerinde yeller esiyor. Tek bir dal ağacımız kalmadı. Aksine ormanın toprağını bile aldılar. Her gün dinamitler patlıyor, evlerimiz çatladı, evlerimizde yarıklar oluştu. Bizler her gün deprem yaşıyoruz. Bizler ölümden çıktık da geldik. Ölümle her gün burun burada yaşıyoruz. Her gün acaba bu ev başımıza yıkılır mı korkusuyla yaşıyoruz ama yine de toprakları terk etmiyoruz.”
Şirketin bu baskıyı köylülerin topraklarından çıkması için yaptığını ifade eden Işık, “Köylülere bir defa sormadılar zeytinlerimiz kurudu, topraklarımızdan verim alamıyoruz ama hala daha üretmek için hala daha insanca yaşamak için çalışıyoruz, çabalıyoruz. Mücadele ediyoruz. bugün buraya biz bitti demeden bu dava bitmez demeye geldik” dedi.
“KIYMAYIN MUĞLA’YA, KIYDIRMAYIN MUĞLA’YA”
Muğla’nın değerleri olduğundan bahseden CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, şöyle devam etti:
“Muğla’yı Muğla yapan değerlerdir bunlar denizi, havası, toprağı ve ormanıyla Muğla Muğla’dır. Bunlardan birini çektiğimizde Muğla hep öksüz hep yetim kalır. Muğla ağaçlarını fosil yakıt uğruna acımasızca kesenlere sesleniyoruz. Kıymayın Muğla’ya, kıydırmayın Muğla’ya.”
“AKBELEN’DE AĞACA SARILMANIN YAŞAMA SARILMAK OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖRDÜK”
Akbelen’nin tarihe bir direniş olarak adını yazdırdığını belirten CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, “Akbelen’de ağaca sarılmanın yaşama sarılmak olduğunu bir kez daha gördük ve hep birlikte bunun için de mücadele ediyoruz. Daha önce de söyledim ülkede her şeyin adalete ihtiyacı olduğu gibi, iklimin de adalete ihtiyacı var. Ağacında, ormanlarında, adalete ihtiyacı var ve o adalet mücadelesi içinde bugün buradayız.”
Havaya, suya ve doğaya sahip çıkmanın hem Türkiye’ye hem de Muğla’ya sahip çıkmak olduğunu belirten Özcan, şöyle konuştu:
“Akbelen direnişinin yarattığı umutla daha aydınlık güzel günlerde görüşeceğiz ve şunu da ifade etmek istiyorum: emeğin, işçinin ve emekçinin her zaman yanındayız bize. Bu direnişte emekçilerle işçi kardeşlerimizle yol arkadaşlarımızla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar ama biz onların hakkı içinde mücadele ediyoruz. Çünkü yeşil dönüşümü Muğla’dan başlayarak ülkemizde ve dünyada gerçekleştirmek zorundayız.”
“AKBELEN’E GİRENLERDEN, ONA İZİN VERENLERDEN VE BUNA SESSİZ KALANLARDAN HESAP SORMA VAKTİ”
24 Temmuz sabahı ormana girenlerden hesap sorulacağını ifade eden İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı şu ifadeleri kullandı:
“Sevgili İkizköylüler sevgili yaşam savunucuları şimdi hesap sorma zamanı 24 Temmuz sabahı sanki düşman yurduna girmiş gibi jandarmayla, ormanı korumakla görevli olan orman İdarisi’nin tüm araçları ve ekipleriyle ormana girdiler ya işte o ormana girenler ona izin verenler buna sessiz kalanlardan hesap sorma vakti.”
Hukuka aykırı işlemlerin hukuksal denetimle hesap sorulacağını belirten Cangı, şunları söyledi:
“Bakalım yetkisini kullanma yetkisi olmayan Orman Bölge Müdürü’nün imzasıyla orman kesimini sağlayan Orman Bölge Müdürlüğü’nden o emri, uygulayanlardan hesabın sorulabilmesi için ucube iznin bu mahkemelerce önce mahkum edilmesi gerekiyor. Eğer bu mahkemeler bunu görmezden gelirse aslında kendi tarihlerini de yok etmiş olacaklar. Çünkü İdari yargı hukuk devletinin güvencesidir. Varlık nedeni budur”
“6 BİN YILLIK KARYA, ROMA, BİZANS UYGARLIĞINI, NİHAT ÖZDEMİR VE IBRAHİM ÇEÇEN İKİLİSİ, MÜZE MÜDÜRLÜĞÜ İLE BİRLİKTE YOK ETTİLER”
Akbelen ile ilgili açtıkları yedinci dava olduğunu ifade eden İkizköylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal, şunları söyledi:
“Muğla İdare Mahkemesi’nde biz bir tane bile dava kazanamadık, yüzde bin haklı olmamıza rağmen. Çünkü burada kanunlar uygulanmadı. Muğla İdare Mahkemesi hakimleri hakim değil AKP’nin memuru gibi hareket ettiği için AKP Genel Merkezi’nden beşli çeteyi koruyacak şekilde karar vermeleri için talimat aldıkları için biz şu ana kadar hiçbir dava kazanamadık.”
Bu davanın da kazanılamayacağını söyleyen Atal, bu davanın tarihe bir not düşülmek için açıldığını ifade etti.
Kanunları uygulamayan kamu görevlilerin çetelesini çıkarıyoruz diyen Atal şu sözleri kullandı:
“Kanunları uygulamayan kamu görevini kötüye kullanan AKP’li hakimlerin, AKP’li valilerin AKP’li kaymakamların çetelesini çıkartıyoruz. Türk halkı ölüyor 386 bin tane maden ruhsatı var. Biraz önce arkadaşımız söyledi, her yer delik deşik. Bunun en somut görülen yüzü Akbelen Ormanı katliamı oldu. Zeytin Kanunu uygulanmadı Beşli çete Nihat Özdemir, Ibrahim Çeçen küresel emperyalizmin yerli işbirlikçileri zeytinleri kökledi, zeytinlerin üzerine moloz döktü.”
Atal son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uygulamadılar 6 bin yıllık Karya, Roma, Bizans uygarlığını, Nihat Özdemir ve Ibrahim Çeçen ikilisi, Müze Müdürlüğü ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın suç işleyen görevlileriyle birlikte yok ettiler.”