YK Enerji’nin kömür madeni sahasını Akbelen Ormanı’na genişletmek istemesine karşı açılan davada, mahkemenin üçüncü defa bilirkişi keşfi yapılması kararına İkizköylüler itiraz etti. Artık yargıdan Akbelen Ormanı’nın olduğu gibi korunmasına yönelik kalıcı bir karar beklediklerini ifade eden İkizköylüler, var olan bilirkişi raporunda mahkeme heyetinin karara varabilmesi için gerekli ve yeterli bilimsel değerlendirmenin mevcut olduğunu ifade ederek, 19 bin TL’lik bilirkişi masrafının adalete erişimin önünde önemli bir engel oluşturduğunu ifade etti.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’nin (YK Enerji) iki termik santraline kömür sağlamak için maden sahasını Akbelen Ormanı’nda genişletmek istemesine karşı açılan davada, üçüncü kez bilirkişi keşfi yapılmasına karar verildi.
İkizköylüler tarafında Karadam ve Karacahisar Mahalleleri Doğayı ve Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) aracılığıyla açılan davada, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin verdiği yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulması kararına karşı, İkizköylüler avukatları Arif Ali Cangı aracılığıyla 14 Temmuz 2022 tarihinde Muğla 1. İdare Mahkemesi Başkanlığı’na itirazda bulundu.
“AKBELEN ORMANI’NIN MADENE TAHSİSİ İLE ORTAYA ÇIKACAK EKOLOJİK YIKIM FARKLI BOYUTLARI İLE SOMUT BİÇİMDE ORTAYA KONMUŞTU”
İkizköy Çevre Komitesi, konu ile ilgili yaptığı açıklamada bir önceki bilirkişi raporuna dikkat çekerek şunları söyledi: “1 Mart 2022 tarihinde yapılan ikinci keşif sonucunda bilirkişi heyetince Mayıs ayında mahkemeye sunulan raporda Akbelen Ormanı’nın madene tahsisi ile ortaya çıkacak ekolojik yıkım farklı boyutları ile somut biçimde ortaya konmuştu. Ancak, raporun sonuç bölümünde maden ve jeoloji mühendisi bilirkişilerin görüşleri doğrultusunda Türkiye’nin elektrik ihtiyacı gerekçe gösterilerek, ekolojik yıkım belgelenmesine rağmen, madene tahsisin gerekliliği tespiti yapılmıştı.”
AVUKAT ARİF ALİ CANGI: “BİLİRKİŞİ RAPORUNDA GEREKLİ VE YETERLİ BİLİMSEL DEĞERLENDİRME MEVCUT”
İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı ise daha önceki bilirkişi raporuna itiraz etmediklerine dikkat çekerek üçüncü kez keşif yapılması kararı hakkında şunları söyledi: “Bu karar; yasa, Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yasama hakkı, sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı, adil yargılanma hakkını, hukuk devleti ilkesini yok sayan, yargıya davaları en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi yükleyen Anayasanın 141/4 maddesine açıkça aykırıdır.
Bilirkişi raporunda mahkeme heyetinin karara varabilmesi için gerekli ve yeterli bilimsel değerlendirme mevcut. Zaten biz de rapora itiraz etmedik; sadece enerji şirketinin çıkarlarına yoğunlaşmış̧ olan jeoloji ve maden mühendisliği uzmanlıklarının aykırı görüşlerinin, çevre hukuku açısından dikkate alınmasının mümkün olmadığını belirttik.”
İkinci keşif sonunda mahkemeye sunulan raporda neler söylenmişti?
Orman mühendisi bilirkişi; Açık ocak kömür madencilik faaliyeti sırasında ocak alanının genişleyeceği alanın kesilecek ağaçlar, toprak kaybı ile birlikte ormansızlaşacağını, rehabilitasyon çalışmaları ile mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesinin mümkün olmadığı, oysa özellikle bir yıl önce bölgede yaşanan yangın felaketinden sonra Akbelen Ormanının yaban hayatı için korunması gereken doğal bir ekolojik koridor olduğunu ve korunması gerektiğini;
Çevre mühendisi bilirkişi; ocak alanı ile izne konu orman alanı arasındaki tarım alanlarının zarar göreceğini, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonunun oluşacağını;
Hidrojeolog bilirkişi; mevsimsel yağışlarla yüzeye düşecek su miktarı yeraltına sızmaksızın yüzeysel akışa geçeceğini; bölgeye düşen mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, bölgede bulunan yerleşik alanların ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacağını;
Biyolog bilirkişi; alanda yürütülecek maden faaliyeti sonucunda söz konusu orman ve içerisinde var olan ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacağını tespit ve rapor etmişlerdi.
“DÖRT BİLİRKİŞİNİN İŞLEM KONUSU MADEN İŞLETMESİNİ OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİ, O PROJENİN YASAKLANMASI İÇİN YETER DE ARTAR BİLE”
Cangı, bilirkişi raporunda belirtilen dört olumsuz görüşüle ilgili şunları ifade etti: “İhtiyat ilkesini davamıza uyguladığımızda, dört bilirkişinin işlem konusu maden işletmesini olumsuz değerlendirmeleri, o projenin yasaklanması için yeter de artar bile. Böylesine bir rapordan sonra, uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye teknik bilgi aktaracak daha nasıl bir rapora ihtiyaç duyulabilir ki?”
İlk defa 7 Eylül 2021 tarihinde gerçekleştirilen bilirkişi keşfine dair yapılan itiraz ile ilgili ise İkizköy Çevre Komitesi’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “7 Eylül’de gerçekleştirilen ve nihayetinde itirazlarımızla iptal ve tekrar edilen ilk bilirkişi keşfinde ise heyete başkanlık eden tarafgir bir hakimin hakaretlerine maruz kalan avukatlarımızın davacı olarak bizi temsil edebilmesine fırsat tanınmamıştı. Davacı İkizköylüler olarak keşfe alınmamış, dinlenmemiştik. Akbelen Ormanını ve yaşamı savunma hakkımız kasten engellenmişti.”
“ÜÇÜNCÜ KEZ KEŞİF MASRAFI ÖDEMEK DURUMUNDA KALDIĞIMIZ İÇİN BÜYÜK BİR YÜKÜN ALTINA GİRMİŞ HİSSEDİYORUZ”
Yapılan açıklamada, bilirkişi keşfi için 19 bin TL’lin bir mahkeme masrafı talep edildiği vurgulanarak “Biz küçük bir köy derneğiyiz. İkizköy’ü madene teslim etmemek için açtığımız başka davalarımız da var ve aynı davada üçüncü kez keşif masrafı ödemek durumunda kaldığımız için büyük bir yükün altına girmiş hissediyoruz.
Ekolojik haklar için yürütülen hukuki mücadelelerde bilirkişi keşif masrafları, adalete erişimin önünde önemli bir engel oluşturuyor. Bazı mücadelelerde davalar, bu masraflar yüzünden ekolojik haklarını arayan davacılar tarafından sonuna kadar yürütülemiyor” dendi.
“AKBELEN ORMANINI KORUMAK ÜZERE YARGIYI GÖREVİNİ HIZLA YERİNE GETİRMEYE DAVET EDİYORUZ”
Açıklamada son olarak İkizköylülerin Akbelen Ormanı’nı korumak için başlattıkları çadın röbetinin bir yılı doldurduğu ifade edildi ve bir yıl içinde yaşananalar şu şekilde özetlendi:
“Davamızda bir türlü nihai karar verilemezken, bizlerin ormanımızı korumak için gece gündüz tuttuğumuz nöbet, 17 Temmuz’da, yani bu hafta sonu bir yılını doldurmuş olacak. 17 Temmuz 2021 günü, Akbelen Ormanı davamız sürerken, ağaç kesimi yapan orman işletmesini durdurmuş ve bu hukuksuz uygulama bir kez daha yinelenmesin diye ormanın girişine çadırlarımızı kurarak fiili olarak ormanımızı korumaya almıştık.
8 Ağustos günü, gelmiş geçmiş en büyük orman yangını felaketlerinden birini yaşarken, yüreğimiz ağzımızda günlerce uyumaksızın nöbet tutarken; YK Enerji, yangın önlemi bahanesi altında 105 ağacımızı daha katletmişti. Şirket hakkında bu yasadışı eylemi hakkında hiçbir idari ya da yasal işlem yapılmadı.
Tüm bunların üstünden koskoca bir yıl geçti. Devam eden davalarımıza, zorunlu olarak yenileri eklendi. Ancak hala bilim insanlarının korunması zorunlu dediği Akbelen Ormanı güvende değil.”
Açıklamada son olarak yargıdan Akbelen Ormanı’nın olduğu gibi kalıcı bir kararın çıkmasını beklediklerini ifade eden İkizköylüler, “Anımsatmak zorunda hissediyoruz: Anayasa, ormanlarımızın korunması görevini biz İkizköylüler gibi ormanın yakınında, içinde yaşayan yurttaşlar kadar, belki de daha öncelikli olarak devlete vermiştir. İklim krizinden kurtuluşumuzun anahtarı, temiz hava, su ve toprağın, çocuklarımızın geleceğinin garantisi ormanlarımızı, Akbelen Ormanını korumak üzere yargıyı görevini hızla yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi.