Muğla’nın Milas ilçesinde; Akbelen Ormanı’nda dinamitlerin patlatılmasıyla ilgili bugün İkizköylüler, yeni nöbet alanında toplanarak basın açıklaması yaptı.
Muğla’nın Milas ilçesinde bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı, 24 Temmuz 2023 tarihinde jandarma ekiplerinin koruması altında kesilmiş, bölge orman vasfını korumasına rağmen 15 Kasım’dan itibaren alanın açık kömür madeni işletmesine dönüştürülmesi için dinamitler patlatılmaya başlanmıştı.
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’ye (YK Enerji) verilen maden ruhsatına karşı açılan iki davanın istinaf mahkemesinde devam ediyor olmasına rağmen, dinamitlerin patlatılmasına karşı bölge halkı pek çok defa tepki göstermişti.
İkizköylüler ve doğa savunucuları, “Her gün dinamitlerin patlatıldığı Akbelen yaşamak istiyor” diyerek, bugün (9 Aralık Cumartesi) saat 11.00’de yeni nöbet alanında bir araya geldi.
BAKANIN GEÇTİĞİ SIRADA YOLDA JANDARMA KORİDORU OLUŞTURULDU
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve beraberindeki konvoy, buluşmanın başında Milas Ören’deki Ören Tekne İmal ve Çekek yeri açılışına katılmak için yeni nöbet alanı önünden geçti. Jandarma ekipleri tarafından yol boyunca koridor oluşturularak konvoyun geçişi sırasında yurttaşların pankartları engellenmeye çalışıldı.
İZMİR’DEN GELEN İKİ OTOBÜSÜN ALANA GİRİŞİ ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI
Buluşma için İstanbul ve İzmir’den gelen otobüslerin yol üzerinde pek çok kez durdurulduğu aktarıldı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Akın, İzmir’den gelen ve içinde İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı’nın da olduğu otobüsün kış lastiği olmadığı gerekçesiyle Milas girişinde durdurulduğunu duyurdu.
Milas girişinde engellenen otobüslerin alana ulaşmasının ardından basın açıklaması yapıldı. İkizköy Çevre Komitesi adına açıklamayı, Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) Başkanı, İkizköylü Nejla Işık okudu. Ardından ise İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı konuşma yaptı.
“BİZ İKİZKÖYLÜLER DÖRT SENEDİR TOPRAKLARIMIZ, ZEYTİNLERİMİZ, ORMANIMIZ, KÖYÜMÜZ İÇİN CANIMIZ PAHASINA MÜCADELE EDİYORUZ”
Işık, Akbelen için dört senedir mücadele ettiklerini hatırlatarak, “Biz İkizköylüler dört senedir topraklarımız, zeytinlerimiz, ormanımız, köyümüz için canımız pahasına mücadele ediyoruz. Canımız pahasına diyoruz, çünkü canımızın hiçe sayıldığı ağır süreçlerden geçiyoruz. Madenle köyümüzün arasındaki tek kalkan olan Akbelen Ormanı’nı ne yazık ki tüm çabamıza rağmen kaybettik” dedi.
Ormandaki hukuksuz kesiminin jandarmanın koruması altında tamamlandığı belirten Işık, “Bu sırada biber gazına, jopuna, tomasına göğüs germek zorunda kaldık; aylarca jandarma ablukası içinde yaşamaya çalıştık. Şimdi yıllardır mücadele ettiğimiz maden ile burun buruna hayatta kalma savaşı veriyoruz” sözlerine yer verdi.
“SARSINTIDAN ÇATLAYAN DUVARLARIMIZA RAĞMEN HER GÜN DİNAMİTLER PATLATILIYOR; ADETA DEPREMİ YAŞIYORUZ”
Işık, patlatılan dinamitler nedeniyle adeta deprem yaşadıkları dile getirerek, “Evlerimizin karşısında, sarsıntıdan çatlayan duvarlarımıza rağmen her gün dinamitler patlatılıyor. Adeta depremi yaşıyoruz. Bir gün çatlayan duvarların altında kalmaktan; yaşlılarımıza, çocuklarımıza, ailelerimize zarar gelmesinden, yuvamızın bize mezar olmasından korkuyoruz” ifadelerini kullandı.
Şikayetlerde bulunmuş olsalar da bununla ilgili bir işlem yapılmadığı belirten Işık, “Bununla ilgili köylüler olarak yaptığımız şikayetlere ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı tebliğ edildi. Gelip evlerimizde inceleme bile yapılmadı, altında yaşadığımız çatlak ve yarık duvarlara bakılmadı, güvenliğimizden sorumlu herkes sırtını bize, bizim acı gerçeklerimize döndü” dedi.
“AKBELEN’DEKİ ZEYTİNLERİN BİR KISMINA JANDARMA VE ŞİRKETİN BASKISI SEBEBİYLE ULAŞAMIYORUZ, AKIBETİ BİLİNMEYEN ZEYTİNLİKLERİMİZ VAR”
Işık, köylülerin bazı zeytinliklerine şirket ve jandarma yüzünden ulaşamadıklarına değinilerek, şu sözlere yer verdi:
“Zeytincilik Kanunu’na rağmen zeytinliklerimizin hemen yanında, 100 metre uzağında durmaksızın iş makineleri çalışmaya devam ediyor. Yıllar önce tonlarca zeytinyağı hasadı yapan biz köylüler, şimdi evimizi zor geçindiriyoruz. Verimlerimiz yarı yarıya düştü. Akbelen’in içindeki zeytinlerin bir kısmına jandarma ve şirketin baskısı sebebiyle ulaşamıyoruz. Akıbeti bilinmeyen zeytinliklerimiz var.”
Can güvenliklerinin gözetilmediği vurgulayan Işık, “Akbelen’de kanunlar işletilmediği gibi, can güvenliğimiz de gözetilmiyor. Başta bugün burada toplanan İkizköylüler, Karacahisarlılar, Çamköylüler ve dayanışmaya gelen tüm dostlarımızla birlikte; görevini yapmayan, sesimizi duymayan, hâlimizi görmeyen tüm kurumlara, tüm yetkililere sesleniyoruz” dedi.
“İKİ ŞİRKETİN CEBİ DOYACAK DİYE BİZ KÖYLÜLERİ AÇ BIRAKMAYIN, MAĞDUR ETMEYİN; GÜVENLİĞİMİZİ SAĞLAYIN“
Ayrıca Işık, Milas ilçe tarım müdürlüğü, Muğla İl Tarım Müdürlüğü, Milas Kaymakamı, Muğla Valisi, Tarım Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya seslenilerek, şu sözler dile getirdi:
“İki şirketin cebi doyacak diye biz köylüleri aç bırakmayın, mağdur etmeyin. Güvenliğimizi sağlayın. Akbelen’de Zeytincilik Kanunu’nu uygulayın. Çünkü eğer bu kanunu uygularsanız, biz zaten köyümüzde güvende olacağız. Bu topraklarda üreterek yaşamaya devam edeceğiz.”
Tüm yetkililerin görevlerini yapana dek vazgeçmeyecekleri vurgulayan Işık, “Bu haklı davadan dönmeyeceğiz. Topraklarımızı yıllardır satın almak isteyen YK Enerji’ye satmayarak, köyümüzü terk etmeyerek, fiili meşru mücadelemiz ve insanca onurlu bir yaşam için inadımız ile haklı mücadelemize devam ediyoruz. Köyümüzden, var olduğumuz topraklarımızdan, geçim kaynaklarımızdan vazgeçmiyoruz. Limak ve İçtaş köyümüzden gidene dek biz Akbelen’i terk etmiyoruz” dedi.
“AKBELEN’DEKİ EKOKIRIM SUÇUNUN DURDURULMASI GEREKİYOR”
Işık’ın ardında, İkizköylülerin vekili, Avukat Arif Ali Cangı konuştu.
Akbelen Ormanı’nın kömür madenine karşı dört yıldır korunduğunu fakat iki buçuk yıldır bu mücadelenin daha görünür hale geldiğine değinen Cangı, 24 Temmuz 2023 tarihinde jandarma ekiplerinin korunmasıyla ormanın kesildiğini hatırlattı.
Cangı hukuki sürece ilişkin ise şunları anlattı:
“Bu arada ne yazık ki Muğla 1. İdare Mahkemesi de sustu, yürütmeyi durdurma kararı vermedi. Ardından yürütmeyi durdurma kararı vermediği gibi davayı reddetti.”
Akbelen Ormanı’nda ağaçların kesilmiş olmasına rağmen orman vasfının korunduğuna dikkat çeken Cangı, “Ancak orman alanı içinde arkeolojik alanlar, zeytinlikler halen var. Kazılmayan yerlerde orman ekosistemi halen yaşıyor, toprağı ile yaşıyor. Yani henüz daha Akbelen Orman’ı ekosistemi yok olmuş değil. Ancak yapılan çalışmalarla bu ekosistemin bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde yok olması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Yani biraz önce bahsedilen ekokırım suçu işleniyor. Bu ekokırım suçunun durdurulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“GAYRİ SIHHİ MÜESSESE RUHSATI YOK”
Yetkilileri görevlerini yapmaya çağıran Cangı, Muğla Valiliği tarafında YK Enerji’nin çalışabilmesi için, birinci sınıf gayrı sıhhi müessese ruhsatı verilmesi gerektiğini fakat böyle bir ruhsatın bulunmadığını dile getirdi.
GAYRI SIHHİ MÜESSESE NEDİR?
Gayri Sıhhi Müesseler Yönetmeliği’ne göre, “Gayri sıhhi müesseseler” Çevresinde bulunanlara fiziki, ruhi ve sosyal yönlerden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan ve doğal kaynakların kirlenmesine neden olabilecek müesseseleri ifade eder.
Birinci sınıf gayri sıhhi müesseseler içine “Galeri veya kuyu açarak işletilen veya patlayıcı madde kullanılarak işletilen her türlü taş ve maden ocakları” girer.
“JANDARMA ÖZEL GÜVENLİĞİ GİBİ ŞİRKETİN, ‘DİNAMİT PATLATILACAK’ DİYE BAĞIRIYOR SADECE VE DİNAMİTLER PATLIYOR”
Gayri sıhhi müesseselerde mutlaka ve mutlaka bir sağlık koruma bandı olması gerektiğine değinen Cangı, Muğla Valiliği’ne şöyle seslendi:
“Buraya eğer verdilerse bir açılma ruhsatı, sağlık koruma bandını belirlemeleri gerekiyor, denetlemeleri gerekiyor. Ancak burada hiçbir denetim yok. Sadece ve sadece jandarma özel güvenliği gibi şirketin, ‘dinamit patlatılacak’ diye bağırıyor sadece ve dinamitler patlıyor.
Biraz sonra gitmek isteyeceğiz Akbelen Mahallesi’ne. Akbelen Mahallesi orman içinde olan bir mahalle. Şu anda evlerine 50 metre, 25 metre, 10 metre mesafede tel örgü çekilmiş durumda. 100 metre ileride dinamitler patlıyor. Evler çatlamış vaziyette. Bunun hukuken ve vicdanen açıklanır bir yanı olamaz.”
“AKBELEN DİRENİŞİNİN KAZANILMASI HEPİMİZİN KAZANILMASI ANLAMINA GELECEK”
Türkiye’nin bir kuralsızlık döneminden geçtiğini söyleyen Cangı, İzmir’den Akbelen Ormanı yeni nöbet alanına gelmeye çalıştıkları sırada, Bafa Köyü civarından otobüslerinin kış lastiği olmadığı gerekçesiyle durdurulduğunu ve alıkoyulduklarını söyledi.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulamanın olmayacağını söyleyen Cangı, Türkiye’nin hukuksuzluk cenderesinden çıkabilmesi için de Akbelen direnişinin kazanılmasının önemli olduğunu söyledi.
Cangı sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Akbelen direnişinin kazanılması hepimizin kazanılması anlamına gelecek. Akbelen direnişine destek önemlidir. Destek vermeye devam edin. Yılgınlığa gerek yok, direnişe devam. Çünkü biz burada kendi yaşam alanımızda yaşamlarımızla birlikte orada yaşayan binlerce canlının yaşamını savunuyoruz. Biz kendi kuşağımızın, kendimizin hakkının yanı sıra gelecek kuşakların yaşanabilir dünyada yaşaması için de mücadele veriyoruz. Gelecek kuşaklara sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu yerine getiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56’ncı maddesindeki sayılan ödevi yerine getiriyoruz biz aslında.”