Entegre çimento fabrikası projesine karşı 56 gündür Bayır Direniş Çadırı’ndan mücadele eden çevre örgütleri 5 Haziran Dünya Çevre günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada, 5 Haziran’ın çevre sorunlarına karşı çözümlerin üretilmesi gereken bir günden çok sorunları yaratanlar tarafından maskeli balo gibi kutlandığını ifade etti ve çimento yıkım projesinin bir an önce durdurulmasını, Menteşe Belediyesi’nin yapı ruhsatını hiç gecikmeden iptal etmesini talep etti.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yayınladı. Çevre örgütleri, 5 Haziran’ın ülke çapında çevre sorunlarının ele alındığı ve çözümlerin üretildiği bir gün olması gerekirken, sorunları yaratanlar tarafından maskeli balo gibi kutlanmaya devam edildiğini ifade etti.
“YERALTI VE YERÜSTÜ ZENGİNLİKLERİ SERMAYENİN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA SATIŞA ÇIKARILMIŞTIR”
Yapılan açıklamada, çevre konusunda hukuka aykırı işlemlerin ülkenin her yerinde devam ettiğinin altı çizerek yeraltı ve yerüstü zenginliklerin sermayenin çıkarları doğrultusunda satışa çıkarıldığı ifade edildi. Muğla özelinde ise şu örneklere yer verildi:
“Muğla yerelinde; Sinpaş’ın Marmaris’te milli park içinde yaptığı inşaat, Ağaoğlu’nun Bargilya Tuzla Sulak Alanı’nda yapacağı 30.000 kişilik turizm kenti projesi, Limak ve icdaş’ın Akbelen ormanını ve yakın köyleri yok etme projesi, Datça’da, Göcek’te liman projeleri, ÇED Gerekli Değildir izinleri ile doğal sit alanlarında ve ormanlık alanlar içinde yapılan mermer, olivin, feldspat vb. maden ocakları gibi tüm yıkım projeleri bütün hızıyla devam etmektedir. Koylarımızda teknelerin bağlanması için kullanılan şamandıralar ve mapalar bile özel şirketlere devredilip, tüm koylar sermayenin çıkarları doğrultusunda özelleştirilmektedir.”
“ÜÇ TERMİK SANTRAL YETMEZMİŞ GİBİ ÇİMENTO FABRİKASI KURULMAK İSTENİYOR”
Açıklamada, Muğla’daki orman varlığının yangınlarla ve endüstriyel plantasyon adı altında sıfır kesimle yol edildiği belirtildi ve şu ifadelere yere verildi: “Kurulduğu günden bu yana dumanıyla, külüyle hayatımızı zehirlemeye devam eden üç termik santral yetmezmiş gibi Bayır -Deştin ortak sınırında bir çimento fabrikası kurulmak isteniyor.
13 hammadde ocağı ile yaklaşık sekiz bin dönümlük ormanlık alanı, yakınındaki Bayır Barajı ve Kazan Göleti’ni, Deştin Çayı’nı, arıcılığımızı, zeytinliklerimizi, tarlalarımızı, bağımızı, bahçemizi yok etmeyi planlayan bu felaket projesi; sahte ÇED raporu, bu rapora dayanarak alınmış imar planları ve yine bunlara dayanarak verilmiş yapı ruhsatını kullanarak çimento yıkım projesine hızla devam etmektedir.”
“MUĞLA’DAKİ BÜTÜN YIKIM PROJELERİ DURDURULMALIDIR”
Çevre örgütleri, entegre çimento fabrikası projesine karşı 56 gündür gece-gündüz nöbet tuttukları Bayır Direniş çadırından tüm yetkililere seslenerek “ÇED iptal edilmeli, çimento yıkım projesi bir an önce durdurulmalıdır. Menteşe Belediyesi yapı ruhsatını hiç gecikmeden iptal etmelidir.
Termik santrallar ve kömür ocakları adil dönüşüm ilkeleri gözetilerek kapatılmalı, Muğla’daki bütün yıkım projeleri durdurulmalıdır. Muğla’da çimento fabrikası istemiyoruz” dedi.
Açıklamanın tamamı şu şeklide:
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Küresel ısınma dünyanın en büyük çevre sorunudur. Dünya genelinde küresel ısınmaya yönelik önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Türkiye de bu doğrultuda Paris anlaşmasını imzalamıştır.
5 Haziran Dünya Çevre Günü, ülke çapında çevre sorunlarının ele alındığı, hep birlikte çözümler üretildiği ve çevre konusunda duyarlılıkların arttırıldığı bir gün olması gerekirken, ‘5 Haziran’ sorunları yaratanlar tarafından maskeli balo gibi kutlanmaya devam etmektedir.
Tüm ülkenin taşı, toprağı, ormanı, denizi, nehri, gölü, merası, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri sermayenin çıkarları doğrultusunda satışa çıkarılmıştır. Uluslararası sözleşmeler ve Yasalar hiyerarşisinde yaşam hakkı ve ekolojik sistemin korunması temel amaç olarak ortaya konulurken, yasal düzenlemeleri adeta öneri gibi algılayan İdareler tarafından yapılan hukuka aykırı işlemler ülkenin her tarafında uygulanmaya devam edilmekte; çevreciler, ekolojistler, yeşiller ve tüm yaşam savunucuları bu hukuksuz uygulamalara karşı yaşam alanlarının korunması için büyük bir mücadele vermektedir.
Muğla yerelinde; Sinpaş’ın Marmaris’te milli park içinde yaptığı inşaat, Ağaoğlu’nun Bargilya Tuzla Sulak Alanı’nda yapacağı 30.000 kişilik turizm kenti projesi, Limak ve icdaş’ın Akbelen ormanını ve yakın köyleri yok etme projesi, Datça’da, Göcek’te liman projeleri, ÇED Gerekli Değildir izinleri ile doğal sit alanlarında ve ormanlık alanlar içinde yapılan mermer, olivin, feldspat vb. maden ocakları gibi tüm yıkım projeleri bütün hızıyla devam etmektedir. Koylarımızda teknelerin bağlanması için kullanılan şamandıralar ve mapalar bile özel şirketlere devredilip, tüm koylar sermayenin çıkarları doğrultusunda özelleştirilmektedir.
Sermayenin vahşi para kazanma hırsına terkedilen alanlar karşısında, İdarelerin usulsüzlük bildirimlerindeki suskunlukları, yasaların uygulanmaması HUKUK DEVLETİ VE İDAREYE GÜVEN İLKESİNİ zedelemektedir. Sürdürülebilir yaşam ilkesine göre davranılması gerekirken, uygulandığı iddia edilen sürdürülebilir çevre- sürdürülebilir kalkınma ilkesi maalesef ibresini sermayeye çevirmiş, sürdürülebilir kalkınma, “talan edici kalkınamamaya” dönüşmüştür.
Muğla’nın yüzölçümünün yüzde altmış sekizi ormandır ve geçtiğimiz yıl bunun önemli bir kısmı endüstriyel plantasyon adı altında sıfır kesim yapılarak yok edilirken, yüzde sekizi de yangınlar nedeniyle yok olmuştur. Yaşanan bu yangın felaketine rağmen sorumlular tarafından yangınlara karşı gerekli önlemler yine alınmamış, ormanlarımız bu yıl da kaderine terk edilmiştir.
Kurulduğu günden bu yana dumanıyla, külüyle hayatımızı zehirlemeye devam eden üç termik santral yetmezmiş gibi Bayır -Deştin ortak sınırında bir çimento fabrikası kurulmak isteniyor. 13 hammadde ocağı ile yaklaşık sekiz bin dönümlük ormanlık alanı, yakınındaki Bayir Barajı ve Kazan Göleti’ni, Deştin Çayı’nı, arıcılığımızı, zeytinliklerimizi, tarlalarımızı, bağımızı, bahçemizi yok etmeyi planlayan bu felaket projesi; sahte ÇED raporu, bu rapora dayanarak alınmış imar planları ve yine bunlara dayanarak verilmiş yapı ruhsatını kullanarak çimento yıkım projesine hızla devam etmektedir.
5 Haziran Dünya Çevre gününde, çimento yıkım projesine karşı 56 gündür gece-gündüz nöbet tutulan Bayır Direniş çadırından tüm yetkililere sesleniyoruz.
ÇED iptal edilmeli, çimento yıkım projesi bir an önce durdurulmalıdır. Menteşe Belediyesi yapı ruhsatını hiç gecikmeden iptal etmelidir.
Termik santrallar ve kömür ocakları adil dönüşüm ilkeleri gözetilerek kapatılmalı, Muğla’daki bütün yıkım projeleri durdurulmalıdır.
Muğla’da çimento fabrikası istemiyoruz.
Çimentocu Şirket, Muğla’yı Terket!
Muğla Cennet Kalsın!
MUÇEP Menteşe Meclisi Deştin Çevre Platformu Bayır Çevre Komitesi