Ekokırımın suç olarak kabul edilmesi için, 28 bin 820 imzanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmasının ardından yurttaşlar çalışmalarına devam etti. Yapılan basın açıklamasında yurttaşlar, 2024 yılında da doğaya karşı işlenen suçların ekokırım suçu olarak tanınması ve doğanın haklarının korunması için mücadeleye devam edeceklerini, yeni yılı ise “Ekokırım Suçuna Karşı Mücadele Yılı” olarak ilan ettiklerini belirttiler.
Ekokırımın Türkiye’nin iç hukukunda suç olarak tanımlanması amacıyla, “Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor Kampanyası” kapsamında hazırlanan ekokırım yasası kanun teklifi için Türkiye genelinde toplamda 28 bin 820 ıslak imza toplanmış ve 28 Kasım 2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 88’inci maddesine göre yasa teklifleri milletvekilleri tarafından verilebilir. Fakat ilk defa, kampanya kapsamında yurttaşlar bir kanun teklifini TBMM’ye sunmuş oldu.
Yasa teklifi, gerekçeleri ve yapılan çalışmalarla ayrıntılı bilgiye ulaşmak için buraya tıklayın.
Girişimin ardından, dün (25 Aralık) Datça ve Marmaris’te konu ile ilgili basın açıklamaları yapıldı.
Yurttaşlar Datça’da saat 15.00’te Berkin Elvan Anıtı önünde bir araya geldi. Basın açıklamasını Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi Gönüllüsü Renate Ömeroğulları okudu.
Marmaris’te saat 17.00’de Atatürk heykeli önünde bir araya gelen yurttaşlar adına da basın açıklamasını MUÇEP Marmaris Gönüllüsü ve Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Halime Şaman okudu.
Açıklamada, 2023 yılında Türkiye ve dünyada ekolojik yıkımın arttığı belirtilerek, “Dünyanın dört bir yanındaki yaşam savunucularının bu yıkımlara karşı kolektif karşı koyuşu yani yaşamı savunma mücadelesi ise dayanışma ile devam ediyor” dendi.
Türkiye’de de etkisi geniş coğrafyalar ve nesiller boyunca devam edecek, geri döndürülemez tahribata yol açan doğa katliamlarının ekokırım suçu kapsamında değerlendirilmesi için yurttaşların iki yıldır mücadele ettiğine vurgu yapıldı.
Devamında ise mücadele kapsamında Meclis’te yapılan görüşmeler hatırlatıldı. Bu görüşmelerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile genel başkan düzeyinde, DEM Parti ve Saadet Partisi ile grup başkan vekilleri düzeyinde, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), İYİ Parti ve AK Parti ile milletvekilleri düzeyinde görüşmeler yapıldığı bilgisi verildi ve destek sözleri alındığı belirtildi.
“CHP ve DEM Parti genel başkanları, yurttaşın hazırladığı ekokırım yasa teklifini mecliste destekleyeceklerini grup toplantılarında yaptıkları konuşmalarda kamuoyuna açıkladılar” ifadeleri kullanıldı.
“DESTEK SÖZLERİNİN TAKİBİ YÖNÜNDE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”
Açıklamada 2024 yılının Ocak ayından itibaren yasa teklifine ilişkin imza toplama çalışmasının devam edeceği ve partilerden alınan destek sözlerinin takip edileceği belirtildi.
2024 yılında yapılacak yerele seçimlere de değinilerek şu ifadeler kullanıldı. “Mart 2024’te yapılacak yerel yönetim seçimlerinde yer alacak adaylardan, kendi başına doğanın ve doğada yaşayan tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyan ve doğanın yararına olan tutum ve uygulamalar sergileyeceklerini taahhüt ve beyan etmelerini isteyeceğiz.”
“İKLİM KRİZİNİN GİRDABI İÇİNDE; YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN HALKLARIN YENİ NORMLARA, DEĞİŞİMİ TETİKLEME GÜCÜNE SAHİP YENİ VE UYGULANABİLİR KAVRAMLARA İHTİYACI VAR”
Ekokırımın suç olarak kabul edilmesinin gerekliliğine ilişkin ise şunlar söylendi:
“İklim Krizinin girdabı içinde, yeryüzündeki bütün halkların yeni normlara, değişimi tetikleme gücüne sahip yeni ve uygulanabilir kavramlara ihtiyacı var. Ekokırım Yasası ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ekokırımın beşinci uç olarak kabul edilmesi bu ihtiyaç için oldukça yaşamsal.”
Roma Statüsü Nedir? Roma Statüsü 15 Haziran 1998 – 17 Temmuz 1998 tarih aralığında toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı’nın İtalya’nın başkenti Roma’da karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kuruluş Statüsü’dür.
Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün belirttiğine göre, Roma Statüsü’nün en önemli özelliği, uluslararası hukukun ağır ihlâlini oluşturan suçları belli bir sistem içerisinde düzenlemesi ve bir sistematiğe tâbi tutmasıdır. Bu çerçevede, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanın giren dört suç soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçudur.
Açıklamada, yaşam savunucularının uluslararası dayanışmanın sonucu 2023 yılının Kasım ayında Avrupa Birliği’nin 27 ülkesinin ekokırıma benzer suçların, her bir üye devletin iç hukukunda yasalaştırılması amacıyla karar aldığı belirtildi.
Bu kapsamda doğaya karşı sonucunu bilerek icra edilen, ağır tahribatlar yaratan ve bir sonraki kuşakları etkileyecek şekilde geri döndürülemez hasara neden olan kişilerin ceza hukuku kapsamında yargılanacağı vurgulandı.
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANCIMIZI KORUYORUZ”
Açıklamada, atılan bu adımın Türkiye ve dünyanın geri kalanına örnek olmasının, yasaların ise yasaların yazılı birer belge olarak kalmasının değil uygulamada etkili sonuçlar doğurmasının umut edildiği belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının hiçe sayıldığı bir coğrafyada, her şeye rağmen umudumuzu, toplumsal düzeyde desteklenen ve doğanın korunmasını esas alan bir mücadeleyi yasalaştırma irademizi beyan ediyor, hukukun üstünlüğüne inancımızı koruyoruz.”
Açıklamada son olarak yurttaşlar, 2024 yılında geniş coğrafyaları ve gelecek nesilleri olumsuz etkileyen, geri döndürülemez şekilde tahribata yol açan doğa katliamlarının son bulmasını istediklerini belirtti.
Bu bağlamda, 2024 yılında doğaya karşı işlenen suçların ekokırım yasalarıyla tanınması ve doğanın kendi haklarının korunması için mücadeleye devam edeceklerini ve bu yılı “Ekokırım Suçuna Karşı Mücadele Yılı” olarak ilan ettiklerini açıkladılar.
EKOKIRIM NE ANLAMA GELİYOR?
Ekokırım, Yunanca’daki ‘oikos’ yani, ev kelimesinin Türkçe’deki karşılığı olan, ‘yerleşilen yer ve yaşam alanı’ anlamına gelen ‘eko’ ile ‘yok etmek, öldürmek, varlığını sistematik biçimde ortadan kaldırmak’ anlamını taşıyan ‘kırım’ sözcüklerinden oluşmuş bir kavramdır.
Meclis’e sunulan yasa teklifi ise şu şeklideydi:
YASA TEKLİFİ
MADDE 1- 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Birinci Kısım- Birinci Bölümün “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlığı “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2– 5237 sayılı Kanunun 77’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 77/A maddesi eklenmiştir.
Ekokırım Suçu
MADDE 77/A
(1) Doğal veya kültürel çevrede insan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiili işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran kişiye müebbet hapis cezası verilir, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın on katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(2) Birinci fıkradaki suçun taksirle işlenmesi halinde ise on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın beş katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(3) Ekokırım suçunun işlenmesi sonucu bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelmişse, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; suçun taksirle işlenmesi halinde yirmi yıl hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın yirmi katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(5) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
GEREKÇE:
Doğanın korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler yetersizdir. Var olanların ise uygulan-a-mama kaynaklı sorunlar nedeniyle tam ve etkili bir koruma sağlayamadıkları görülmektedir. Doğal ve kültürel varlıkların telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmesine sınır koyan; hukuki boşluklara düşmeden, doğanın kendi başına var olma hakkının olduğunu bildiren ve buna dayanarak gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarılmasını güvenceye alan yeni bir cezai yükümlülüğün düzenlenmesine acil bir şekilde ihtiyaç bulunmaktadır. İkincil hukuk kaynakları ile düzenlenen hususlar ise insan ve sanayii faaliyetleri, doğanın aleyhine ve özellikle de şirket kârlılıklarının artırılması amacıyla kolaylıkla değiştirilebilmektedir. Bunun sonucunda ise kişi veya kuruluşların caydırıcı cezai tedbirlerle karşılaşmamalarının önü açılmaktadır. Uluslararası antlaşma, sözleşme ve düzenlemeler ile tarafların bir araya geldiği uluslararası konferansların sonuç bildirgeleri, toplumda geçici bir ümit yaratmakta ve ilgili devletler tarafından iç hukuklarına aktarılsa bile, bu yeni düzenlemeler netice itibariyle kâğıt üstünde kalmakta, etkili bir hukuksal koruma sağlanamamaktadır.
Hukuk sistemini, doğayı ve gelecek kuşakların üstün yararını koruyacak şekilde değiştirebilmek ve yeni nesil hakların oluşumu için öncelikle, tıpkı insan öldürmenin evrensel bir suç olarak tüm dünyada kabul edilmesi gibi, doğa katlinin de ortaklaşılmış bir tanımının olması ve bu tanımın suç statüsüne girmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, doğanın yaşam hakkının korunması yükümlülüğünün asla yerine getirilmediği, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin normal kabul edildiği, doğa tahribatının sınırsızca ve akıl almaz boyutlarda gerçekleşmesi halinde bu fiilleri işleyen kişilerin toplum önünde en ufak bir yaptırımla dahi karşılaşmadığı mevcut durum asla sonlanmayacaktır. Bu gidişe dur diyen, dünya çapında, bağımsız, gücünü bilinçli-örgütlü ulusal ve uluslararası toplumdan ve alanları savunan aktivistlerden alan uluslararası bir değişim hareketinin kazanımı olarak yeni bir suç tanımı ortaya çıkmaktadır. 16 Kasım 2023 tarihi itibariyle Avrupa Birliği (AB), çevreye karşı işlenen en ağır suçları cezalandırmayı amaçlar nitelikte yeni bir suç tanımı oluşturmayı kabul etmiştir. Yeni yasa “ekokırım niteliği taşıyan vakaların” önlenmesini ve cezalandırılmasını amaçlamaktadır. Avrupa Konseyi, Komisyon ve Parlamento arasında aylar süren müzakerelerin ardından alınan bu önemli karar, Avrupa Parlamentosu’nun bu yılın başlarında “ekokırım düzeyindeki suçlarla” mücadele edilmesi yönündeki tavsiyesini yansıtmaktadır ve önümüzdeki aylarda resmen kabul edilecek metinle ilgili tamamlanması gereken tüm siyasi uzlaşılara varılmıştır. AB üyesi ülkeler bir sonraki aşamada, Roma Statüsü tarafından belirlenen ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giren dört temel suça ilave olacak şekilde beşinci suç olarak “ekokırımın” eklenmesi için çalışmalara başlayacaklardır.
Halen 45 ülkede, ekokırımın suç olarak ulusal hukuk sistemlerine geçirilmesi için gönüllü çalışmalar devam etmektedir. Türkiye’de ise son iki yıldır aralıksız süren çalışmaların sonucu olarak, dünyanın hemen her yerinde aynı felaket öyküleri üreten doğa tahribatına ve içine hızla sürüklendiğimiz iklim krizine karşı yavaşlamayı, tahribatı durdurmayı ve ardından onarmayı tetikleyecek şekilde, özellikle şirketlerin ve mülki idari amirlerin özen ve koruma yükümlülüğü ve doğanın yaşam hakkının korunmasına dair evrensel yükümlülükleri yerine getirecekleri bir hukuki koruma ve düzenleme yaratmak mecburidir. Hukukun yaptırım gücünü kullanmak, bu yaptırımın sınırlarını belirlemek ve genel bir suç tipi tayini yerine özel bir suç tanımı ve tayini ile gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerinin yasa karşısında hukuki sınırlarını düzenlemek için diğer yasa ve yönetmelikleri de olumlu yönde etkileyecek kaldıraç nitelikli bir yasa teklifini, tamamen yurttaşların bağımsız iradeleri ve çalışma azmi ile meclisteki tüm partilerin vekillerine sunmakta; hem ülkemizde hem de dünyada gerçek bir değişim ve çözüm yaratacak sürecin başlatılması amacıyla bu yasa teklifinin meclis genel kurullarında incelenmesini görüşlerinize sunmaktayız.