Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Avukat Özgecan Tut Çabas, Türkiye’nin de taraf olduğu Lanzarote Sözleşmesi’ni (Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) Gündem Fethiye’den Duru Şevval Ayyüce’ye anlattı.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 20 Kasım 1989’da BM Genel Kurulu’nda kabul edilmesinden bu yana her yıl 20 Kasım’da Dünya Çocuk Hakları Günü kutlanıyor.
Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edilişinin 35’inci yılında Avukat Özgecan Tut Çabas, Lanzarote Sözleşmesi’ni (Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) Gündem Fethiye’den Duru Şevval Ayyüce’ye anlattı.
Tut Çabas, İspanya’nın Lanzarote Adası’nda Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye dahil bazı devletler arasında 2007’de imzalanan Sözleşme’nin temel amaçları hakkında şunları söyledi:
“Çocukların her türlü cinsel istismara ve sömürüye karşı korunmasını sağlamak; devletlere bağlayıcı, önleyici ve koruyucu tedbirler yüklemek, cinsel istismar vakalarında çocuğun yeniden travmatize edilmeden adalete erişmesini güvence altına almak,
Failin etkin soruşturulması ve cezalandırılması için standartlar belirlemek, devlet kurumları arasında koordinasyon ve izleme mekanizması kurmaktır.”


Sözleşme’nin yalnızca cezalandırmayı değil; önleme, koruma, müdahale ve rehabilitasyon döngüsünü bütünlüklü olarak düzenleyen bağlayıcı bir uluslararası sözleşme olduğunun altını çizen Tut Çabas, şu ifadeleri kullandı:
Sözleşme çocukları şu temel haklarını güvence altına alır;
Cinsel sömürü ve istismardan korunma hakkı
Güvenli başvuru ve şikayet mekanizmalarına erişim hakkı;
Çocuk, istismar bildirimini güvenli, kolay ulaşılabilir ve travmasız kanallarla yapabilmelidir.
Travma yaratmayan adli süreç hakkı;
Tek seferde ifade alma
Uzman görüşmesine erişim
Çocuk dostu görüşme odaları
Yargılama boyunca özel koruma
İkinci kez örselenmenin engellenmesi
Koruma, tedavi ve rehabilitasyon hakkı
İstismar sonrası çocuğa ücretsiz psikolojik destek, tıbbi bakım ve sosyal hizmet sağlanması zorunludur.
Faille karşı karşıya gelmeme hakkı
Çocuğun sanıkla yüzleştirilmemesi
Dijital ortamda korunma hakkı
İnternet yoluyla istismar, çocuk pornografisi, gibi suçlarda özel düzenlemeler içerir.
Türkiye’de çocukları korumak için pek çok düzenleme yapıldığını fakat uygulamanın her yerde aynı olmadığını vurgulayan Tut Çabas, şunları dile getirdi:
“Bazı illerde sistem çok iyi işlerken, bazı yerlerde hâlâ eksiklikler olabiliyor. Bu yüzden ‘Türkiye’de hiç uygulanmıyor’ demek doğru olmaz ama ‘tüm ülke genelinde tam olarak standartlaştı’ demek de mümkün değil.”
Tut Çabas, Sözleşme’nin yargı süreçlerindeki etkisini şu şekilde anlattı:
“Özellikle son yıllarda çocukların ifadesinin Çocuk İzlem Merkezleri ve Adli Görüşme Odası’nda (AGO) alınması gibi uygulamalar yaygınlaştı. Bu, çocuğun travma yaratmayan adli süreç hakkı açısından çok değerli bir adım ama yine de her yerde aynı hassasiyet gösterilmeyebiliyor. Bu nedenle sözleşmenin etkisi var, fakat her yerde eşit değil.”
“ÇOCUĞU KORUMANIN YOLU SADECE MAHKEMEDEN DEĞİL, ÇOCUĞUN YAŞADIĞI ORTAMI GÜVENLİ HÂLE GETİRMEKTEN GEÇER”
Diğer yandan yerel yönetimlerin çocukların korunmasında çok kritik bir role sahip olduğuna dikkat çeken Tut Çabas, şunları söyledi:
“Çocukların günlük hayatı, aslında belediyelerin de sorumluluk alanına giriyor. Yerel yönetimler: çocuk merkezleri, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı hizmetleri, güvenli yaşam alanları, okul dışı etkinlikler, ailelere destek programları sunarak sözleşmenin ‘önleyici koruma’ kısmını hayata geçirebilir.
Çocuğu korumanın yolu sadece mahkemeden değil, çocuğun yaşadığı ortamı güvenli hâle getirmekten geçer.”
“ÇOCUK HEM GÜVENLİ BİR ORTAMDA KONUŞTU HEM DE TRAVMA YAŞAMADI”
Muğla genelinde uygulamaların ilçelere göre değişebildiğini ifade eden Tut Çabas, kendi tecrübelerini şu şekilde anlattı:
“Bodrum’da çocuk bürosu olmayan bir karakolda 11 yaşındaki bir çocuğun ifadesinin alınmak istendiğini gördüm. Bu durum hem Lanzarote Sözleşmesi’ne hem de Çocuk Koruma Mevzuatı’na aykırıydı.
Müdahale ederek ifadenin karakolda alınmasını engelledim ve savcılıkla görüşüp çocuğun ifadesinin AGO’da uzman eşliğinde alınmasını sağladım. Bu sayede çocuk hem güvenli bir ortamda konuştu hem de travma yaşamadı.”
Başka bir dosyada ise çocuğun duruşmaya çağrılmasının gündeme geldiğini belirten Tut Çabas, şunları aktardı:
“Çocuk zaten soruşturma aşamasında Adli Görüşme Odası’nda uzman eşliğinde güvenli ortamda ifadesini vermişti. Çocuğun yeniden adliyeye gelmesi, yeniden ifade vermesi onun için çok yıpratıcı olacak ikincil mağduriyetine sebep olacaktı. Mahkemeye yapmış olduğum itiraz sonucunda çocuğun üstün yararı da gözetilerek ikinci kez dinlenilmesinden vazgeçildi.”
“AVUKATLAR, SAVCILAR, HAKİMLER, KOLLUK VE SOSYAL HİZMET BİRİMLERİ AYNI HASSASİYETLE HAREKET ETTİĞİNDE İSE ÇOCUK GERÇEKTEN KORUNABİLİYOR”
Lanzarote Sözleşmesi’nin hem korunma hem önleme hem de adalet süreçlerinde çocuğu merkeze alan güçlü bir çerçeve sunduğunun altını çizen Tut Çabas, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de bu çerçeveyi destekleyen ciddi hukuki altyapı mevcut. Ancak uygulamanın sahadaki güçlüğü, personel değişimleri, il ve ilçeler arası farklar ve kurumlar arası koordinasyon eksiklikleri nedeniyle, çocuklar bazen sistemden yeterince yararlanamıyor.”
Tut Çabas, son olarak “Avukatlar, savcılar, hakimler, kolluk ve sosyal hizmet birimleri aynı hassasiyetle hareket ettiğinde ise çocuk gerçekten korunabiliyor. Bunu Bodrum’daki bahsettiğim örneklerde de açıkça görüyoruz” dedi.












