Genç iklim aktivistleri 25 Mart Küresel İklim Grevi için yarın sokağa çıkacak. Türkiye’de de 5 ilde genç iklim aktivistleri “İklim Adaleti” için sokaklarda olacağını ve “İklim Acil Durumu” çağrılarını yineleyeceğini duyurdu.
Dünyada ve Türkiye’de gençler Fridays For Future (Gelecek İçin Cumalar) çağrısıyla 25 Mart Cuma günü Küresel İklim Grevi için sokaklarda olacak. Türkiye’deki genç iklim aktivistleri de çağrı yaparak 5 ilde grev gerçekleştirileceğini duyurdu:
“Bizler 25 Mart Cuma günü; İklim için Türkiye, İklim Öncüleri, İklim için Gençlik ekipleri olarak iklim grevinde olacağız. 25 Mart Küresel İklim Grevi’nde dünyadan milyonlarca, ülkemizden binlerce genç ‘İklim Adaleti’ için sokaklarda olacak. Bizler de İstanbul’da, ‘İklim Acil Durumu’ çağrımızı yeniden dile getireceğiz. Sen de bulunduğun şehirlerdeki iklim grevine katılabilir ya da iklim grevi yapabilirsin.”
Grev programı aşağıdaki gibi:
- Bursa / 25 Mart 14.00 Nilüfer Görükle Spor Parkı
- Hatay / 25 Mart 17.00 Antakya Köprübaşı
- İstanbul / 25 Mart, 17:00 Barbaros Meydanı, Beşiktaş
- İzmir / 25 Mart 18.00 Alsancak Gar
- Tekirdağ / Hasan Ali Yücel meydanı 17:30
Açık Radyo Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra’nın Türkçe’ye çevirdiği Fridays For Future çağrı metninde ise şu ifadelere yer verildi:
“İçinde yaşadığımız iklim felaket senaryosu, kolonyalizm, hafriyat ve kapitalizm aracılığıyla yüzyıllardır sürdürülen sömürü ve baskının sonucu; esastan arızalı olan bu sosyo-ekonomik modelin acilen değiştirilmesi, yerine yenisinin konması şart.
Zengin ülkelerin küresel emisyonların %92’sinden, dünya nüfusunun en zengin %1’inin de en yoksul %50’sinin ürettiği kirliliğin iki kat fazlasından sorumlu olduğu bir sistem bu.
Bizler, tarihteki mücadelelerin ve yaşanmış tecrübelerin rehberliğinde, en çok etkilenen halklar ve bölgeler (MAPA) öncülüğünde, iklim tazminatı ödenmesini talep ediyoruz.
İKLİM TAZMİNATI
Bir hayırseverlik işi olarak değil, siyasi iktidarın halka geri verileceği bir dönüştürücü adalet edimi olarak tazminat.
Bu bir ödünç verme işlemi şeklinde değil, Yerli, siyah, erkek-egemen karşıtı ve ötekileştirilmiş-dışlanmış farklı halk topluluklarının topraklarını geri alma taleplerinin, iklim krizinden en çok etkilenen toplulukların uyum, zarar-ziyan tazmini, zenginliklerin, teknolojinin, enformasyonun, sağlık ve bakım hizmetlerinin ve siyasi erkin hem kuzeyden güneye, hem de tepeden tabana yeniden dağıtım ve bölüşümü (ve çoğu kez halkın ortak kullanımına devri) yolundaki taleplerinin bütünüyle yerine getirilmesi şeklinde olmalıdır.
SORUN
İklim mücadelesi sınıf mücadelesidir. Yönetici sınıflar kolonyalizm, kapitalizm, ataerkillik, beyaz üstünlüğü ve sömürü yoluyla elde ettikleri gücü yıllar yılı öncelikle Küresel Kuzey’in varlıklı, beyaz, heteroseksüel, öz-erkeklerinin egemenliğindeki şirketler ve hükümetler aracılığıyla yeryüzünü ve onun sakinlerini amansızca yok etmekte kullandılar.
Onlar Küresel Güney’in ekosistemlerini ve halklarını o sözümona “kalkınma”ları ve bitmek tükenmek bilmeyen “ekonomik büyüme”leri uğruna bile bile kurban etmekteler. Bu esnada işçi sınıfı da kendisini yok etmekte olan sistemin ta kendisini inşa etme aracı olarak kullanılmakta.
NE YAPMALIYIZ
İklim krizine sebep olan baskı ve zulüm sistemlerinin tümünün göbeğinde sömürgeciler ve kapitalistler yer almaktadır; iklim tazminatı aracının kullanılması yoluyla kolonizasyonun kökünün kazınması da en iyi iklim eylemidir.
En zengin kapitalist %1, eylemlerinden ve kasıtlı cehaletinden sorumlu tutulmalıdır. Onun kârı bizim ölümümüz demektir. Onun kârı bizim ıstırabımız demektir.
Gelin, Dünyanın dört bir yanında toplumların farklı kesimleriyle birlikte, en çok dışlanmış-ötekileştirilmiş olanların öncülüğünde, gücü elinden alınmış-çalınmış halklara güçlerini geri verelim. Gelin, hep birlikte, #KârıDeğilİnsanı önceleyen bir sistemi ve evimizi inşa edelim.