CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, doktorların yaşadığı sorunlar ile ilgili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması talebiyle soru önergeleri verdi.
CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, pandemi sürecinde yükleri kat kat artan doktorların sorunları ile ilgili kendisine gelen mektuplardan oluşan bir ‘sorunlar dosyası’ hazırladı. Dosyada doktorların ilettiği sorunlardan yola çıkarak soru önergeleri hazırlandı. Hazırlanan 39 soru önergesi Özcan tarafından paylaşılarak, doktorlardan önergelere dair yorum ve talepler istendi.
Bu hafta içi soru önergelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na ileteceğini belirten Özcan, 4 soru önergesinden oluşan birinci kısmı TBMM Başkanlığı’na iletti.
“DİŞ HEKİMLERİ ŞİDDETE MARUZ KALABİLMEKTEDİR”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması adına TBMM Başkanlığı’na sunulan 29448 sayılı önergede, diş hekimlerinin sorunlarına dikkat çekilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Kamu hastanelerinde çalışan diş hekimlerinin çok büyük çoğunluğu çok kısıtlı imkanlarla özellikle teknik donanımdan ve de malzemeden yoksun bir şekilde hizmetlerini sürdürmeye çalışmaktadır. Kısıtlı imkanlar nedeniyle tedavi yöntemlerini değiştirme, palyatif çözümler sunarak daha donanımlı merkezlere yönlendirme gibi alternatifleri sıklıkla başvurmak zorunda kalan hekimler, bu seçimlerden memnun olmayan hasta ve hasta yakınlarının psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalabilmektedir.
Anlatıdan öte oral diagnoza dayalı teşhis ve tedavi süreçlerini yürüten diş hekimleri hastanelerde ortalama 50-60 hastaya baktıklarını ancak zaman zaman olağanüstü şekilde bu sayıların 90’a yaklaştığını ifade etmektedir. En olabilir şartlarda bir hastaya maksimum 20 dakika ayrılabileceğini ifade eden hekimler, bu sürenin yapılan rutin müdahaleler bile düşünüldüğünde işin doğasına uygun olmadığını belirtmektedirler. Ayrıca birçok hekim yapılan işlere Bakanlık tarafından sonradan müdahale edildiğini, diş çekimi yapılan hasta sayısının çokluğu gibi mevcut koşullar içinde hekim takdirinde gerçekleşen tedaviler için dahi uyarı yazısı aldıklarını ifade etmiştir.
Hekimler, Ağız ve Diş Sağlığı hastanelerinde sorunların görece (!) daha kolay aşılabilir olduğunu vurgularken, devlet hastanelerinde diş hekimliği tedrisatından geçmemiş ve süreçlere hakim olmayan yöneticiler tarafından da sıklıkla mobbinge maruz kaldıklarını ifade etmektedir. Ayrıca Covid-19 salgını tedbirleri süresince filyasyon süreçlerinde aktif rol oynayan hekimler manevi ve maddi anlamda zorlandıklarını ifade etmektedir.
Özetle diş hekimleri, kısıtlı donanım, malzeme, muayene süresi gibi yapısal sorunlar sebebiyle ortaya çıkan süreçler sonucu hasta, hasta yakını, idareciler tarafından baskıya uğradıklarını aynı zamanda maddi anlamda da işin doğasına uygun ücret alamadıklarını; karma branş hastanelerde de performans sistemi puanlaması sebepli eşitsiz ücret politikasına maruz bırakıldıklarını belirtmektedir.”
“ŞİDDETİ ÖNLEYEBİLECEK POLİTİKALARINIZ VAR MIDIR?”
Özcan, Bakan Koca’ya şu soruları yöneltti:
1. MHRS üzerinden muayene sürelerinin uzatılması bakanlığınız planı dahilinde midir? Evet ise bunu ne zaman yapacaksınız? Hayır ise, belirtilen sorunların çözülmesi için öneriniz nedir?
2. Yapısal sorunlar sebepli kısıtlı tedavi kararı alan hekimlere neden uyanı yazısı göndermektesiniz? Bunun açıklamasını hangi yazılı karara dayandırmaktasınız?
3. Hasta şikayetleri bir filtreden geçmekte midir? Şikayetlerin çözüm organının bakanlığınız olduğunun farkında mısınız? Hekim savunmaları sonrası sorunu iyileştirici ve bir daha yaşanmasını önleyici eylemlerde bulunuyor musunuz? Evet ise, 2021 yılında yapılan iyileştirme ve önleme çalışmalarınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
4. Hasta ve yakınlarının hekimlere uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddeti önleyebilecek politikalarınız var mıdır? Evet ise paylaşır mısınız? Hayır ise bu sorunun varlığından haberdar en yetkili kişi olarak neden olmadığını açıklar mısınız?
“MESLEĞİN DOĞAL AKIŞINA UYGUN DEĞİLDİR”
Sağlık sisteminin işleyişiyle ilgili sorunların dile getirildiği diğer soru önergesinde, hekimlerin yaşadığı sorunlar ve özellikle muayene sürelerinin düşürülmesinin üzerinde durularak şu ifadeler kullanıldı:
“Sağlık hizmetleri, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri olarak iki farklı adımda uygulanmaktadır. Bu ikili sağlık hizmetinin sunulması için; koruyucu sağlık hizmetleri günümüzde ‘Aile Hekimliği’ sistemi üzerinden tedavi edici sağlık hizmetleri ise ikinci basamak hizmeti olarak sunulan devlet ya da özel işletmeli hastaneler ve üçüncü basamak olarak adlandırılan ‘Üniversite’ ve ‘Eğitim Araştırma Hastaneleri’ üzerinden tasarlanmıştır. Bu basamak temelli sevk zincirinin doğru işletilmesi durumunda sağlık sistemi hizmet alan ve hizmeti sunan arasında verimli bir şekilde örgütlenecektir. Koruyucu sağlık hizmetleri ve basamaklı sevk sisteminin etkin ve tutarlı bir şekilde yürütülmesi sağlık sisteminin verimli ve kaliteli sunulabilmesi açısından hayati bir önem arz etmektedir.
Hekimler, ülkemizin her yerinde kronikleşen ve çözümsüzleşen yapısal sorunları hükümete duyurmak amacıyla birçok yolu denemiş ancak seslerini ve işleyiş hakkındaki taleplerini hükümete iletememişlerdir. Sağlık sosyal politika hizmetlerinin en güçlü taşıyıcı kolonlarından biridir ve bu alanda hizmet sunan hekimlerin sesinin duyulmaması, nitelikli insan kaynağını tüketen ve hastaya herhangi olumlu yansıması olmayan bu süreç yönetiminin sürdürülüyor olması kabul edilebilir değildir. Bu sağlıksız yapı ve işleyiş altında hastanelerde görev yapan uzman hekimler birçok sorun ile karşıya gelmektedirler. Yapısal ve sistemsel bu sorunlar; hekimlerin hasta yararını önceleyecek, bilgi birikimlerini ortaya koyacak, yaşanabilecek sorunları elimine edebilecek ve hastaları en yüksek yararda tedavi edebilecek bir süreç içerisinde muayene hizmeti sunamadığını ortaya koymuştur.
Basamak sistemi işleyişi (sevk sistemi) yürütülmediği için hastanelere doğrudan yoğun bir hasta başvurusu olmakta, bu yoğunluğu hastanelerin mevcut çalışan sayısı karşılayamamakta ve bu da hizmetlerde aksamalara hatta eksik ve yanlış uygulamalara sebep olmaktadır. İkinci basamak sağlık uygulaması poliklinik hizmetleri, tetkik aşaması, bir de buna ek olarak cerrahi uygulamalar olarak gerçekleştirilmektedir.
Cerrahi branşlarda hizmet sunan uzman hekimler çalışma alanında birçok sorun ile karşılaşmaktadır. Poliklinik günlerinde bakılan ortalama hasta sayısı 80-100 arasında değişmektedir. Bu durum teknik olarak bir saatte en az 10 hasta demektir. Hastanın odaya kabul süreçleri ve sekreteryal zaman çıkarıldığında bir hastaya ayrılabilecek ortalama süre 2-3 dakikadır, gerekli imkanlar oluştuğu durumda dahi bu süre maksimum 5 dakikadır. Hastanın geçmişini, mevcut durumunu ve gelecekte oluşabilecek komplikasyonları öngörebilmek için bu süre mesleğin doğal akışına uygun değildir.”
“3-5 DAKİKADA VERİMLİ BİR POLİKLİNİK HİZMET VERİLEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?”
Özcan’ın soru önergesinde Bakan Koca’ya ilettiği sorular şu şekilde:
1. İkinci ve üçüncü basamak sistemini yoran, hantallaştıran ve işlevsizleştiren teoride var olup pratikte uygulanmayan sevk zinciri sistemine hastanın ve hekimin üstün yararını arttırmak için müdahale edilmesi konusu Bakanlık planlarınız arasında bulunmakta mıdır?
2. Hastaların üstün yararı ve hekimin üstün performansı öncelenerek hekimlere ayrılan hasta muayene zamanlarında bir değişikliğe gitmek Bakanlık planlarınız arasında var mıdır?
3. Bir hekim olarak, 3-5 dakika gibi bir sürede verimli bir poliklinik hizmeti verilebileceğini düşünüyor musunuz? Evet ise bu deneyimi süreç yönetimiyle birlikte meslektaşlarınızla paylaşmayı düşünür müsünüz? Hayır ise, süreçlerin hasta ve hekim adına iyileştirilmesi için çalışmalarınız bulunmakta midir?
4. Cerrahi branşlarda Kadın Hastalıkları ve Doğum vb.) poliklinik hizmetine ek olarak gerçekleştirilen ultrason ile görüntüleme tetkiklerin hastaya ayrılan maksimum 5 dakikada gerçekleşebileceğini düşünüyor musunuz? Evet ise, bunu gerçekleştirebilecek teknolojilerin ve zaman yönetiminin devlet hastanelerine sağlanması hakkında bilgi verebilir misiniz? Hayır işe, sistemi yokuşa sürükleyen, hastanın üstün yararını azaltan aynı zamanda hekim tükenmişliğini arttıran bu uygulamadan vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
5. Özellikle gebelik takibinde down sendromu, sakat ya da anomalili bebekler gibi mutlaka tanı konulması gereken, toplumun ve ailenin üstün yararı için sürecin detaylı anlatılması ve gebenin bilgilendirilmesi için ek süreler isteyen Kadın Hastalıkları ve Doğum gibi branşlarda muayene sürelerini en az 15 dakikaya çıkarma gibi bir planınız var mıdır?
6. Muayene sürelerinin kısalığı sebebiyle anlaşılamayan, gözden kaçırılan, fark edilen ama zaman kısıtı sebebiyle üzerine gidilemeyen durumlar sebebiyle oluşan malpraktis süreçlerinde hekimlere kurumsal alanda sahip çıkıyor musunuz? Çıkmıyorsanız, sistemsel bir sorun sonucu ortaya çıkan ve tekrar eden bu durumu birey bazında hekimlere mi yüklüyorsunuz?
7. Hükümetiniz döneminde ikinci ve üçüncü basamak sisteminde çalışan hekimlere açılan malpraktis dava sayılarını branşlarıyla paylaşır mısınız? Malpraktis davalarında Bakanlığınız tarafından hekimlere hukuki destek verilmekte midir? Evet ise verilen hukuki desteğin içeriğini ve süreçlerini paylaşır mısınız? Hayır ise nedenini açıklar mısınız?
8. Doğum gibi hastalık olmayan ancak oluşabilecek komplikasyonlar sebebiyle hekimin maksimum ilgi, emek ve dikkatini talep eden durumlar için performans sisteminin işletilmesini doğru buluyor musunuz?
9. Doğum sürecinde meydana gelen komplikasyonların (malpraktis değil) olası tazminat sonuçları neden diğer birçok ülkede deneyimlendiği gibi Bakanlık tarafından değil de ilgili hekim tarafından ödenmektedir?
10. Primer Sezaryen oranı %15’in altında olmalı) hakkında bilgi verir misiniz? Bu kotanın varlığı gebenin hangi üstün yararına hizmet etmektedir, ilgili bilimsel çalışmaları ve ülkemiz istatistiklerini paylaşır mısınız?
11. Doğal yolla doğumu destekleme amacıyla sunulan bu kotanın sağlık hakkından uzak bir şekilde hekim performans sistemi ile eşleştirilmesini doğru buluyor musunuz? Performans sisteminin olumsuz yanları hakkında ortaya konan bilimsel çalışmalardan haberdar mısınız? Evet ise neden sürdürülebilir olması için uğraşıyorsunuz? Hayır ise nedenini açıklar mısınız?
“LABORATUVAR HEKİMLERİ ARTIK NEREDEYSE HİÇ PERFORMANS ÜCRETİ ALMAMAKTADIR”
Laboratuvar hekimlerinin sorunlarına dikkat çeken diğer soru önergesinde, laboratuvar branşlarının performans katsayılarının düşürülmesine ve laboratuvar hekimleri maddi anlamda daha da dezavantajlı duruma düşmesine dikkat çekildi:
“Hastanelerin sağlıkta kalite standartları puanlarının yüksekliğinin en büyük etkenlerinden birisi laboratuvar kalite sisteminin iyi yönetilmesi ve denetimlerde laboratuvarların yüksek puanlar almasıdır. Ancak tüm bu gerçeklik göz ardı edilerek 4 Mart 2020 tarihli ve 31058 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığına bağlı ‘Sağlık tesislerinde görevli personele ek ödeme yapılmasına dair yönetmelik’ ile cerrahi branşların işlem puanları artırılır iken laboratuvar branşları olan Tıbbi Biyokimya ve Tıbbi Mikrobiyoloji hekimlerinin performans katsayıları düşürülmüştür. Bu sistem sağlık hizmetlerini bir kamusal hizmet boyutundan farklı bir boyuta taşıyarak branşları ekonomik olarak birbirine kırdıran bir hale dönüştürmüştür. Teşhis ve tedavi süreçlerinde diğer uzmanlık alanlarının ihtiyacını birincil şekilde karşılayan tüm tanı alanlarında hekimlerin en hayatını verilerini temin eden Tıbbi Biyokimya ve Tıbbi Mikrobiyoloji branş çalışanlarının yok sayılması kabul edilebilir değildir.
Mevcut yönetmeliğe göre performans ödemeleri sabit ek ödemeden mahsup edildiği için sayıları tahmini 6000 olan laboratuvar hekimleri artık neredeyse hiç performans ücreti almamaktadır. Mevcut süreçte uzman hekimlerin maaşı zaten düşükken, performans ücreti alma ihtimali yeni alınan kararlar ile düşürülen laboratuvar hekimleri maddi anlamda daha da dezavantajlı durumda kalmaktadır. Tıpta Uzmanlık Sınavında başarı göstermiş, 4 yıl uzmanlık eğitimi almış, uzmanlık tezleri, tez sınavları, uzmanlık yazılı ve sözlü sınavları gibi diğer uzman hekimler ile aynı yollardan geçen laboratuvar hekimleri sistemin eşitsizliğini dile getirmektedir. Laboratuvar hekimleri performans sistemi ve döner sermaye uygulamasının uygulanabilir olmaktan çıktığını; emekliliğe yansıyacak, eğitim ve statüye uygun tek kalem maaş öncelikli talep ettiklerini belirtmiştir.”
“HEKİMLER ARASINDA OLUŞAN EKONOMİK ÇATIŞMADAN MEMNUN MUSUNUZ?”
TBMM Başkanlığı’na sunulan ve Bakan Koca tarafından yanıtlanması talep edilen sorular şu şekilde:
1. Hastanın ve toplum sağlığının üstün yararı için, hastane içinde birbirine bağlı ve bağımlı bir şekilde hizmet veren hekimleri uzlaştırmaktan çok ekonomik sebepler yüzünden çatıştıran, küstüren bu ekonomik temelli modelden vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
2. Yukarıda adı geçen yönetmeliği geri çekip branşlar arasında ekonomik barışı sağlayacak çalışmalarınız var mıdır?
3. Branşlar arasında katsayı eşitsizliği yapılarak iş barışını bozan bir yönetmelik yayınlamanın hedeflenen sonuçlarını paylaşır mısınız?
4. Branşlar arasında katsayı eşitsizliği yapılarak iş barışını bozan bir yönetmelik yayınlamanın ardından hekimler arasında gerçekleşen sonuçlarından haberdar mısınız? Evet ise müdahale etmeyi düşünüyor musunuz? Hayır ise hekimler arasında oluşan ekonomik çatışmadan memnun musunuz?
“PERFORMANS SİSTEMİ, SAĞLIK HİZMETİNİ DOĞASINDAN UZAKLAŞTIRILMIŞTIR”
Performans sistemini ele alan diğer soru önergesinde, “2011 yılında Sağlık Bakanlığı’na bağlı üçüncü basamak hastanelerinde uygulamaya başlayan, daha sonraki süreçte ikinci basamak sistemine entegre olması ile tüm basamaklarda uygulanan ‘Performans Sistemi’; davranışsal psikoloji ve davranışsal iktisadın bir araya gelip ortaya koyduğu dünyada hala tartışmaları devam eden özellikle de 2001 yılında fikrin Nobel Ödülü almasıyla dünyada da popülerleşen ‘Davranışçı Kamu Politikaları’ denemelerinin bir sonucudur. Bu sistem hak temelli bir sistemi performans temelli bir sisteme dönüştürmesi sebebiyle insan doğasına uzun vadede ters bir işleyiş ortaya çıkarmıştır. Hekimler sağlığın öncelendiği bir düşünce tarzı yerine performans puanı odaklı bir sistemde yarıştırılır hale getirilmiş, sağlık hizmetinin doğasından uzaklaştırılmıştır” ifadeleri kullanılarak Bakan Koca’nın yanıtlaması talebiyle şu sorular yöneltildi:
1. 2011 yılında Bakanlığınız ile deneyimleme sürecine geçilen dünyada bilim insanları tarafından hala tartışmaları sürdürülen “Davranışsal Kamu Politikaları’nın liberal ayağının bir parçası olan performans sistemi hakkında Bakanlığınız bünyesinde size danışmanlık veren bir bilim kurulu var mıdır?
2. Davranışsal kamu politikaları uygulayan diğer ülkeler gibi, sistemin sağlıklı işleyip işlemediği hakkında veri almak, bu veriler ışığında sisteme müdahale etmek için ölçümler yapıyor musunuz? Bakanlığınız bünyesinde performans sisteminin başta sağlık sistemi ve hekimler üzerindeki etkisini ölçen bir birimi var mıdır? Evet ise raporları bizimle paylaşır mısınız? Hayır ise, dünyada hala tartışmaları devam eden bu sistem hakkında neden bir birim oluşturulmamıştır?
3. Ticaret ve Ekonomi Bakanlıkları bünyesinde 2015-2017 yıllarında ülkemizle Davranışsal Kamu Politikaları’ ekipleri oluşturulmuştur. Bakanlığınızın bu iki Bakanlıkla yürüttüğü ortak çalışmalar ya da resmi bir protokol bulunmakta mıdır?
4. Başta İngiltere olmak üzere, davranışsal kamu politikalarından biri olan liberal bir ekonomi ve onun verimlilik öngörüleri üzerine inşa edilen performans sistemi hakkında diğer ülkelerdeki deneyimler baz alınarak yazılan olumlu/olumsuz raporlardan haberdar mısınız? Değilseniz, sağlık sistemini üzerine inşa ettiğiniz ve dünyada tartışmaları devam eden bu sistem hakkında neden bilgi sahibi değilsiniz, açıklar mısınız?